Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, oy çokluğu ile aldığı kararla, yaygın örf ve âdet ile ülke gerçeklerine göre kural olarak düğün sırasında takılan ziynet eşyası ve paralar kim tarafından ve hangi eşe takılırsa takılsın aksine bir anlaşma ya da örf ve âdet kuralı olmadığı takdirde kadına bağışlanmış sayıldığını kaydetti.
Takı anlaşmazlığı yaşanan bir boşanma davasında kadın, düğünde takılan altınların kendisine ait olduğunu öne sürdü. Davacı kadın; taraflara düğünde takılan 200 çeyrek altın, 6 tam, üç yarım altın, 19 22 ayar bilezikten oluşan ziynet eşyasının öncelikle aynen iadesine, mümkün olmaması hâlinde ödeme günündeki değerlerinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etti. Erkek ise talep edilen miktarda ziynet eşyasının bulunmadığını, toplamda 150 civarı küçük altın ve muhtelif ölçülerde bilezik takıldığını ancak örf ve âdetlere göre düğünde takılan tüm takıların erkek tarafına ait olduğunu savunarak davanın reddini talep etti. Aile Mahkemesi; düğünlerdeki takıların kime takıldıysa ona ait olacağına ilişkin geleneklerinden bahseden davalı tanığının beyanı ve taraflara takılan takıları gösterir bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulüne hükmetti. Kadın kararı temyiz edince devreye giren Yargıtay 3. Hukuk Dairesi kararı bozdu. Yeniden yapılan yargılamada mahkeme ilk kararında direndi. Davacı kadın yine temyiz müracaatında bulununca devreye bu kez Yargıtay Hukuk Genel Kurulu girdi.
Oy çokluğu ile karar
Kurul, oy çokluğu ile verdiği kararında yasal mevzuatta, düğündeki takıların aidiyeti konusunda yazılı hüküm bulunmadığı dile getirildi. Bu sebeple örf ve âdet hukuku uygulandığı hatırlatıldı. Yargıtay’ın yerleşik uygulamasına, kural olarak, düğün sırasında takılan ziynet eşyası ve paraların kim tarafından ve hangi eşe takılırsa takılsın aksine bir anlaşma ya da örf ve âdet kuralı olmadığı takdirde kadına bağışlanmış sayıldığı ve artık kadının kişisel malı kabul edildiği belirtildi. Erkeğe takılan ziynetler ve paraların da aksi kanıtlanmadığı müddetçe kadına ait olduğunun altı çizildi. Kararda ‘‘Davalı genel kuralın aksine örf ve âdetleri bulunduğunu iddia ettiğine göre bunu ispat külfeti kendisine düşmektedir” denildi.
Bir yanıt bırakın