Derleyen: Can Şişman / Milliyet.com.tr – 1960 yılında Britanya Kraliyet egemenliği altındaki Hong Kong’ta üç kardeşin en küçüğü olarak dünyaya geldi. Aile içi şiddet ve istismarla henüz çocuk yaşta tanıştı. Babası otoriter davranışları nedeniyle kardeşleri gibi kendisine de hayatı zindan ediyordu. Katı kuralların dışına çıkan kardeşler, baba tarafından en ağır şekilde cezalandırılıyor, anneleri ise tüm olan bitene kayıtsız kalıyordu. Babanın başvurduğu ceza yöntemleri arasında fiziksel şiddet ve cinsel istismar da vardı. Charles Ng, çevredeki diğer çocukların babalarının da bu şekilde davrandığını düşünüyordu. Ancak okula başladığında yalnızca kendi ailelerinde bir problem olduğunu fark etti. Bu aydınlanma Ng’nin giderek içine kapanmasına sebep oldu. Yıllarca uğradığı fiziksel şiddet ve cinsel istismar yüzünden içinde derin bir öfke vardı. Lise çağına geldiğinde ilk suçunu işleyecekti.
HIRSIZLIK YAPMAYA İNGİLTERE’DE DE DEVAM ETTİ
Charles Ng’nin hiç de temiz olmayan siciline işlenen ilk suç hırsızlıktı. Henüz 15 yaşındaydı. İşlediği bu suç yüzünden babası çılgına dönmüştü. O ise giderek daha da içine kapanmış, hatta hırsızlık sonrası okuduğu okuldan da atılmıştı. Hong Kong’un Birleşik Krallık egemenliği altında olması nedeniyle İngiltere’ye gitme olasılığı yüksekti. Oğlu Charles’ın Hong Kong’ta parlak bir geleceği olmadığını düşünen babası onu İngiltere’nin Kuzey Yorkshire bölgesindeki bir yatılı okul olan Bentham Grammar School’a gönderdi.
Babası onun bu prestijli okulda hayata yeniden başlayacağını düşünmüştü. Ancak yanılmıştı. Çünkü Charles Ng, işlediği hırsızlık suçuna bu kez de İngiltere’de devam ediyordu. Okul yönetiminin uyarılarına rağmen davranışlarında herhangi bir kusur görmüyordu. Okulun uyarılarına rağmen hırsızlık yapmaya devam eden Charles Ng, sonunda bu okuldan da atıldı ve Hong Kong’a geri döndü. Ama o ne Hong Kong’ta ne de İngiltere’de yaşamak istiyordu. Gitmek istediği tek bir ülke vardı, o da ABD.
Çocukluğundan beri ABD’ye büyük bir ilgi duyuyordu. Günün birinde orada yaşamak istediğine henüz liseye adım attığı ilk zamanlarda karar vermişti. İngiltere’deki okuldan kovulduğunda tekrar Hong Kong’a dönen Charles Ng pes etmeyecekti. Bu kez büyük bir kin beslediği babasının yardımı olmadan tek başına hareket edecekti. 1978 yılında 18 yaşına ayak bastığı gün öğrenci vizesi ile ABD’ye taşındı. Kaliforniya’daki Notre Dame de Namur Üniversitesi’ne kaydoldu. Burada biyoloji okumak istiyordu. Ancak işler hiç de hesap ettiği gibi ilerlemiyordu. Dersler ona ağır gelmişti. Okula harcadığı masraflar ise ona göre gereksiz bir maddi kayıptı.
Kararını verdi. İkinci yarıyıl başlamadan okulu bıraktı. ABD’deki geleceğini garanti altına almak istiyordu ve ona göre bu yol okul değildi. Geçmişinde işlediği suçları kamufle etmek ve temizlemek amacıyla Amerika Birleşik Devletleri Deniz Piyadeleri’ne kaydoldu. Tarih Ekim 1979’du. Buraya kayıt yaptırırken gösterdiği belgeler aslında gerçek değildi. Sahte belgelerde doğum yerinin Indiana’daki Bloomington olduğu yazılıydı. Charles Ng yalnızca hırsızlık değil aynı zamanda resmi evrakta sahtecilik suçunu da işlemişti. Suç dosyası her geçen gün daha da kabarık bir hale geliyordu.
BİRBİRLERİNİN SONUNU HAZIRLADILAR
ABD Deniz Piyadeleri’nde bir yıldan az bir süre hizmet etti. Takvimler 1980’i gösterdiğinde ciddi bir problemle karşı karşıyaydı. Sicilini temizlemek için girdiği orduda bir kez daha hırsızlık suçunu işlemişti. Deniz Piyadeleri Hava Üssü Kaneohe Körfezi’ndeki cephanelikten otomatik silahları çalmıştı. Askeri polis kısa zaman içinde suçlunun Charles Ng olduğunu tespit etmişti. Askeri mahkemede suçlu bulunacağı neredeyse kesin gibiydi.
Charles Ng işlerin daha kötüye gideceğini, kaçmaktan başka bir çaresi olmadığını düşündü. Tam da bu dönemde karşısına daha sonra uzun yıllar ortaklık yapacağı Leonard Lake çıktı. Lake kendisinden 15 yaş büyüktü. Kadınların çıplak fotoğraflarını çeken ve sürekli yer değiştiren bir adamdı Lake. Charles Ng ile tanıştıklarında birbirlerinin sonunu hazırladıklarının farkında değillerdi. İşleyecekleri korkunç suçlar ülkeyi ayağa kaldıracaktı.
KAYIPLARA KARIŞTI
Leonard Lake, Wilseyville köyünde yaşadığı küçük kulübenin yanına bir ‘ölüm zindanı’ inşa etmişti. Ng ile tanışmadan önce Lake bu ölüm zindanında kardeşi Donald’ı, arkadaşı Charles Gunnar’ı öldürmüştü ancak bunlardan ilk etapta Ng’nin haberi yoktu. Lake, kendisinden yaşça küçük olan ve kalacak yeri olmayan Ng’ye sahip çıkmak istemişti. İstediği şey cinayetlerde onun kendisine yardımcı olmasıydı. Arkadaşlıklarının birinci yılına geldiklerinde ortada korkunç bir tablo vardı. Lake ve Ng, erkekleri, kadınları ve çocukları kaçırıp öldürmeye başlamışlardı. Erkekleri ve bebekleri vakit kaybetmeden öldürmüşler, kadınları ise önce tecavüz ve işkenceye maruz bırakmışlardı.
İkilinin yarattığı dehşet 1985 yılına kadar devam etti. Ng’nin kleptomani seviyesindeki hırsızlık ve çalma içgüdüsü onların sonunu hazırlamıştı. San Francisco’da bir mağazaya giren ikili, etrafta çalabilecekleri şeyler arıyordu. Ancak mağazanın sahibi ikilinin kılık kıyafetinden şüphelenmiş ve polisi aramıştı. Hızlıca olay yerine gelen ekipler Lake’i gözaltına alırken Ng ise kayıplara karışmıştı. Ancak polis kısa zamanda ikilinin foyasını ortaya çıkartacaktı.
SİYANÜR KAPSÜLÜNÜ YUTTU VE…
Cebinden çıkan silahın yasa dışı olarak modifiye edilmiş olmasından ötürü suçlanan Lake’in kimliğini inceleyen ekipler, belgenin sahte olduğunu fark etti. Kimlikteki fotoğrafta San Diego’lu Robin Scott Stapley’nin adı yazıyordu. Lake’in arabasının plakası Wilseyville’de kaybolan Lonnie Bond, silah ise Robin Stapley üzerine kayıtlıydı. Polis ufak gözüken mağaza hırsızlığının altında bambaşka bir suç yattığının farkındaydı.
Sorgulamalar sonucunda polis haklı çıktı. Lake hem gerçek kimliğini, hem bugüne kadar işlediği suçları hem de suç ortağının Charles Ng olduğunu teker teker itiraf etti. Daha sonra polise sorgu odasında bir süre yalnız başına kalmak istediğini söyleyerek ekiplerden kağıt, kalem ve bir bardak su istedi. Ekipler, itiraflarıyla büyük bir olayın aydınlanmasını sağlayan Lake’in bu talebini yerine getirmeye karar verdi. Sorgu odasında tek başına kalan Lake, eski eşine bir veda mektubu yazdı, daha sonra ceketinin içinde sakladığı siyanür kapsülünü yuttu. Hastaneye kaldırılan Lake’in öldüğü açıklandı. Polis ise Charles Ng’nin peşine düştü.
23 YIL SONRA KARAR BELLİ OLDU
Lake’in siyanür kapsülüyle hayatına son vermesinden sonra yakalanacağını düşünen Ng, Kanada’ya kaçtı. Ancak burada da hırsızlık suçunu işlemeye devam etti. Kanada’nın Calgary şehrinde tutuklanan Ng, ABD tarafından aranılan bir isim olduğu için ülkeye geri gönderildi. 1991’de ABD’ye iade edilen Ng’nin davası mahkeme süreçlerindeki çeşitli gecikmeler yüzünden 1998 yılına kadar başlamadı. Ancak yapılan incelemelerde Ng ve Lake’in işledikleri tüm cinayetleri 250 sayfalık bir günlük ve birçok video kasetiyle kendi elleriyle belgeledikleri ortaya çıktı. Ng, cinayetlerde hiçbir rolünün olmadığını iddia ederek Lake’in tek başına hareket ettiğini iddia etti.
Ancak kanıtlar Ng’yi yalanlıyordu. Kayıtlara göre cinayetleri ikisi birlikte işlemişti. 1983’ten 1985’e kadar altı erkek, üç kadın ve iki erkek çocuğu olmak üzere 11 cinayetten suçlu bulunan ve kayıp 25 kişinin cinayetlerinde Lake ile birlikte rol aldıkları düşünülen Charles Ng, 30 Haziran 1999’da ölüm cezasına çarptırıldı. 23 yıldır hapishanede hücrede tutulan Ng’nin hücreden çıkma talebi ise Kaliforniya’daki mahkeme tarafından reddedildi. Geçtiğimiz günlerde açıklanan kararda Ng için son karar verildi. Mahkeme, 23 yıl önce idam cezasına çarptırılan Charles Ng’nin idam cezasını onadığını açıkladı. Charles Ng davası, Kaliforniya tarihinin en uzun davalarından biri olarak görülüyordu.
Bir yanıt bırakın