Derleyen: Betül Topaklı / Milliyet.com.tr – ‘Ruhun gıdası’ olarak tanımlanan müzik, birçoğumuza günlük hayatın coşkusunda ve hüznünde eşlik ediyor. İnsan hayatına olan etkileri sanıldığından çok daha fazla olan müzik aslında sadece psikolojimizi etkilemekle kalmıyor, aynı zamanda yaşamımıza da dolaylı yoldan yön veriyor. Tarih, bugüne kadar milyonlarca insanın diline pelesenk olan, içine birçok yaşanmışlık sığdırılmış unutulmaz bestelerle dolu. Bu bestelerden bazılarının hikâyeleri ise sadece ülke sınırlarını aşmakla kalmıyor aynı zamanda asırlara da meydan okuyor. Bu şarkılardan biri de 1889 ile 1968 yıllarında yaşamış olan Macar besteci Rezső Seress’e ait olan, Türkçede ‘Kasvetli Pazar’ anlamına gelen ‘Szomorú Vasárnap’tı. Macar piyanistin bu unutulmaz bestesi, sahip olduğu karanlık hikâye ile birleştiğinde birçok dinleyicinin ruh halini altüst etmeyi başarmıştı.
YOĞUN BİR DEPRESYONUN ÜRÜNÜYDÜ
Takvimler 1933 yılını gösterirken Macar besteci Rezső Seress yalnızca kendi yaşamını değil, çok sayıda farklı insanın yaşamını derinden etkileyecek hüzünlü bir bestenin altına imza attı. Bazı rivayetlere göre bu beste, sarsıcı bir ayrılığın ardından gelen yoğun bir depresyonun ürünüydü. Bazı rivayetlere göre ise bu beste, Seress’in yaşam ve dünya hakkındaki öteden beri sahip olduğu karamsar duyguların ve dönemin Avrupası’nda yaşanan çarpıcı siyasal gelişmelerin etkisiyle ortaya çıkmıştı.
TAM İKİ YIL BOYUNCA KİMSE SESLENDİRMEDİ
Macar şair László Jávor, yakın arkadaşı Seress’in bestesine söz yazarken muhtemelen pek de zorlanmamıştı. Çünkü çalışmaları sırasında duyduğu müzik, kendi başına bile son derece etkileyiciydi. Neticede Jávor, Seress’in bestesi kadar dokunaklı olan sözleri kâğıda aktarmayı bitirdiğinde, ileride çok sayıda insanı hayattan vazgeçirecek ve ‘uğursuz’ olarak adlandırılacak şarkı da böylelikle 1933 yılında tamamlandı. Ancak ilk zamanlarda işler pek de Macar müzisyenin beklediği gibi ilerlemedi. Seress, şarkısını yayınlayacak bir plak şirketi bulamıyordu. Üstelik bu durum 1935 yılına kadar devam edecekti.
Tam iki yıl boyunca yayınlanmayı bekleyen bu beste, en sonunda dönemin popüler şarkıcısı Pál Kalmár’ın beğenisini toplayınca işlerin seyri de değişecekti. Pál Kalmár’ın bu şarkıyı seslendirmesiyle birlikte hem ‘Kasvetli Pazar’ın bestecisi hem de binlerce kişinin hayatı da baştan aşağıya değişti.
Derin hüzün barındıran şarkının, dönemin popüler şarkıcılarından Pál Kalmár tarafından seslendirilmesinin ardından, yaşanan bir dizi ölüm Macaristan’ın gündemine adeta bomba gibi düştü. Şarkının yayınlanmasından sonra birçok kişi hayatına son vermeye başlamıştı. Üstelik bu kişilerden biri de Macar bestecinin henüz yeni ayrıldığı sevgilisiydi. Kadın, bir şişe zehir içerek hayata veda etmişti. O dönemde şarkı ile kadının ölümü arasında bir bağ kurmayı reddedenler, ortaya çıkan bir notla beraber gerçeği itiraf etmek zorunda kalmıştı. Seress’in sevgilisi, hayata veda ederken ardında ‘Kasvetli Pazar’ın sözlerinin de yer aldığı bir not bırakmıştı.
İNGİLİZCEYE ÇEVRİLDİ, TÜM AVRUPA ETKİLENDİ
Yaşanan trajik ölüm, birçok kişiye göre şarkıyı ‘uğursuz’ olarak adlandırmak için yeterli bir sebepti. Ancak tüm ‘uğursuz’luğuna rağmen şarkı diğer yandan giderek daha da popüler olmaya başlamıştı. Üstelik şarkının şöhreti yalnızca Macaristan ile sınırlı kalmadı.
1936 yılına gelindiğinde Sam M. Lewis adlı bir ABD’li söz yazarı, ‘Kasvetli Pazar’ın sözlerini İngilizceye çevirdi. Şarkının sözlerinin İngilizceye çevrilmesinden sonra besteye olan ilgi daha da arttı. ‘Gloomy Sunday’ adıyla İngilizcedeki yerini alan şarkının ünü kısa zamanda tüm Avrupa’ya yayıldı.
İNTİHAR NOTLARINDA ŞARKIYA GÖNDERME
‘Uğursuz şarkı’ bir yandan Avrupa genelinde hüzün dalgaları yayarken diğer yandan ise Macaristan’da birçok can almaya devam ediyordu. Seress’in sevgilisinin dışında birçok defa daha ölüm yaşanmıştı. Özellikle ülkenin başkenti Budapeşte’de neredeyse peş peşe birçok kişi hayatına son veriyor, bıraktıkları notlarda bu şarkıya yapılan bir gönderme herkesin dikkatini çekiyordu. Hayatına son verenlerin bazıları yaşlı bazıları ise gençti. Kimileri kadın, kimileri ise erkekti. Birbirleriyle en ufak bir bağı olmayan bu kişiler arasında hayata veda ederken not bırakmayanların evlerinde inceleme yapılıyor, sonuç ise yine aynı kapıya çıkıyordu. Pikaplardan çıkan son plak hep ‘Kasvetli Pazar’ oluyordu.
ŞARKIYI YASAKLAMALARI BİLE YETMEDİ
Şarkının bir anda Avrupa’nın en popüler şarkısı haline gelmesi, hayatına son verenlerin sayısının da giderek artmasına sebep oldu. Londra’dan Roma ve Viyana’ya kadar tüm Avrupa’da ‘Kasvetli Pazar’la hayata veda edenlerin trajik ölümleri gazete manşetlerindeki yerini aldı. Üstelik bestenin 1941 yılında Billie Holiday gibi bir müzik efsanesi tarafından yorumlanması, ölümleri kıta Avrupası’ndan Amerika kıtasına da taşımıştı. Şarkının binlerce kişinin canını almasıyla birlikte aralarında İngiltere ve Macaristan’ın da olduğu bazı Avrupa ülkeleri, yaşanan trajik ölümlerin önüne geçmek için şarkıyı yasaklama kararı bile aldı. Ancak hiçbir yasak, şarkının popülaritesini azaltmaya yetmedi.
Bu dönemde Batı dünyası yıkıcı bir savaşın pençesindeydi. ‘Gloomy Sunday’ ise hiç şüphesiz dönemin ‘kasvetli’ havasını en iyi yansıtan şarkıydı. Bu sebeple hüzünlü şarkı giderek popüler olmayı başardı ve Avrupa radyolarında en fazla çalınan eser haline geldi.
Çok sayıda insanın ölümüne neden olan, tarihin en karanlık sanat eserlerinden biri haline gelen şarkı, artık Macarlara ithaf edilen bir ‘hayata veda şarkısı’ olarak anılmaya başlandı. Pek çok kişiyi ölüme götüren bu ‘ölümsüz’ eser, bestecisinin de yaşamını ciddi bir şekilde etkiledi. Sevgilisini birçoklarına göre bu şarkı yüzünden kaybeden Seress, İkinci Dünya Savaşı yıllarını bir Nazi toplama kampında geçirdi ancak hayatta kalmayı da başardı. Sanatçı, savaşın ardından bir taraftan çeşitli tiyatrolarda ve sirklerde çalıştı, diğer taraftan beste yapmaya da devam etti.
‘BU ‘ÖLÜMCÜL ŞÖHRET’ BENİ İNCİTİYOR’
Ancak Seress, ‘Gloomy Sunday’in büyük sükse yapan başarısının altında adeta eziliyor, hiçbir zaman bu denli popüler bir eser yaratamayacağından endişe ediyordu. Korkularında haklıydı, çünkü ‘Kasvetli Pazar’dan daha da ‘ölümsüz’ olabilecek bir eser hiçbir zaman yaratamadı. Macar besteci, ‘Gloomy Sunday’in kazandığı popülerlik ve bağlantı kurulan trajik ölümler hakkında tarihe geçecek şu sözleri söyledi:
“Suçlanan bir adam olarak bu ölümcül başarının ortasında duruyorum. Bu ‘ölümcül şöhret’ beni incitiyor. Kalbimdeki tüm hayal kırıklıklarını bu şarkıya döktüm ve görünüşe göre benimki gibi duygulara sahip başkaları da bu şarkıda kendi acılarını bulmuşlar.”
Birçoklarına göre dolaylı bir şekilde de olsa çok sayıda insanın ölümünden sorumlu olarak görülen Seress, 1968 yılında Budapeşte’de yüksek bir binadan kendini boşluğa bıraktı ve hayatına son verdi. Seress’in binlerce kişiyi öldüren bu ‘ölümsüz’ bestesi ise tarihin en sıra dışı olaylarından biri olarak anılmaya devam ediyor.
Bir yanıt bırakın