Kimse belli etmiyor ama Galatasaray’ın Şampiyonlar Ligi’nde yaşadığı hayal kırıklığı camia içinde derin bir üzüntüye neden oldu.
Bakmayın siz UEFA Kupası’nı almaktan söz edenlere… Öncelikle 15-20 milyon Euro gibi bir para kulübün kasasına girecekti. Bugünkü döviz hesabından varın siz hesaplayın ne kadar olacağını… Ama girmedi… Hesaplar şaştı…
Üstelik bu parayla devre arası transfer döneminde planlanan iki futbolcu transfer edilecekti… Şimdi bu operasyon da muhtemelen rafa kalktı. Tabii ki planlanan isimlerin alınması çok güç… Onun yerine listenin 2 ya da 3. sırasındaki oyuncular tercih edilecek. Yani bir çeşit riske girilecek.
Peki aksayan neydi Galatasaray’da;
Transfer hataları
Sezon başında Galatasaray yönetimi biraz da taraftarın gazıyla hareket etti. Transfer çalımları diye biraz da şov kurbanı oldu.
Sadece tek örnek verelim; Ndombele…
Hiç mi bu adamın ruh hali, fizik yapısı, kalitesi incelenmedi.
Buradaki kritik nokta; Okan hocanın ısrarla bu oyuncuyu istememesi… Tamam transfer sadece hocaya bırakılmayacak kadar önemlidir ama bazı durumlarda da onun sözü dinlenmeli. Burada Okan hocanın belli ki hiç söz hakkı kalmamış. Sonuç ortada.
Galatasaray geçen sene sol kanadının büyük etkisi ile şampiyon oldu. Yani Kerem. İcardi ile birlikte takımı şampiyon yaptılar. Peki takımın en işleyen bölgesini bozarak Zaha’yı almak yerine niye orta alana takviye yapılmadı? Hem de Okan hocanın isteğine rağmen.
Üstelik bu şekilde sadece Kerem’i değil İcardi’yi de bozdunuz…
Şimdi Kopenhag maçından sonra takım içinden ismini veremeyeceğim bir yetkili şöyle diyor; “Adamlar her maçta koşu rekoru kırıyor. Bu takıma karşı 8 kişi oynadık. Nasıl kazabiliriz ki…”
O üç kişi; Tete, Zaha ve İcardi… Üstelik ikisi yeni transfer.
Adam haklı.
Peki Ziyech niye ilk on birde yok sorusu var.
Yine takım içinden bir cevap verelim.
“Okan hoca haklı. İlk on birde çıksaydı bu kadar çok koşan takım karşısında 25. dakika pili biterdi. Nefessiz kalırdı.”
Maçtan sonra acaba gazeteci arkadaşlar Torreira ile konuştu mu ya da durumunu sordu mu?
Ben yazayım. Adam ağrılar içinde maçı terk etti. O’nun da artık fizik gücü düşmeye başladı. Neden bas bas bağıran orta alan eksikliğine katkıda bulunmadınız, gereksiz transferler yaptınız. Sonra da Kaan Ayhan ile orta saha yaratmaya çalışıyorsunuz. Düşünsenize Torreira’yı dinlendirmek için rotasyon şansın yok. Herkesin de bir dayanma gücü var.
Şov peşinde koşarsan bunlar tabii ki yaşanır.
Türkiye Ligi’nde her şekilde idare edersin. Ayakların kalite. Rakip defanslar belli. Kopenhag gibi koşan da yok. Ama Avrupa’da olmuyor işte. Ben Kopenhag’ın Galatasaray’ı geçip üst tura çıkmasını kabul etmiyorum. Kabul edenler, başarı sayanlar küçük düşünenlerdir.
Nelsson hatası
Adamın yanılmıyorsan 25 milyon Euro serbest kalma bedeli var.
Sezon sonu belki o parayı getiremedi ama yine de hatırı sayılır bir teklif aldı. Ama yönetim izin vermedi. Hatta “Bize lazımsın” dediler.
Sonra Sanchez’i aldılar…
Nelsson a iyot gibi açıkta kaldı. Psikolojik olarak düştü.
Bildiğimiz Nelsson gitti suratsız bir Nelsson geldi. Haliyle geçen seneki halinden eser yok.
O kadar ki Kopenhag maçında sakatlığı tam geçmeden Sanchez sahaya çıktı. Acı içinde oynadığı belliydi. Kendinizi Nelsson’un yerine koyun ne düşünürsünüz?
Yıllar önce Fatih hoca, Muhammed’in olimpiyatlara gitmesini istemedi, “Gitme bana lazımsın” dedi.
O da gitmedi. Ama bırak kulübeyi tribünde oturttu. Sonrası malum.
Yani kısaca bir futbolcu nasıl kaybedilir en önemli örneğini bir kez daha yaşadık.
Bir futbolcu gitmek istiyorsa satacaksın. Ya da gitmiyorsa onu yeniden kazanıp sahaya süreceksin.
Devre arası gidecek ama sezon başında gelen paradan daha düşük bir fiyata. Yani her yerden kayıp.
Herkes oynamak istiyor
Futbolcu yönetmek gerçekten çok zordur.Hele bir de bu futbolcular deve dişi futbolcuysa daha da zordur.
Galatasaray’da Zaha, Ziyech, İcardi gibi görmüş geçirmiş, biraz da kendini yüksekte gören futbolcular var. Tabii bir de bunlara Nelsson, Kerem ve Oliviera’yı ekleyin.
Hepsini yönetmek ayrı bir ustalık ve tecrübe gerek.Geçenlerde Okan hocaya sormuşlar;
“Neden bazı futbolcuları ısrarla oynatıyorsun hocam. Bırak dinlensinler.”
Cevap şu olmuş;
“Ne yapayım hepsi oynamak istiyor…”
Bu cevaba yorumu siz yapın.
Yardımcının önemi büyük
Futbolda teknik adamlık bir ekip işidir…
En güçlü yardımcıları ekibine almak zorundasın.
Bu benim arkadaşım dersen olmaz.
‘Beni geçer aman daha düşük profil bulundurayım’ dersen olmaz…
‘Benim görüşüm sondur, dediğim dedik’ dersen olmaz.
Şimdi bir örnek verelim.;
Okan hoca bazı maçlarda üst tribünlerde bir yardımcısını oturtuyor.
Bu yardımcı geniş perspektiften görüş alıyor. Ancak bir keresinde yanında futboldan çok iyi anlayan birisi oturuyor.“
Yahu o kadar yanlış bilgiler veriyor ki neredeyse ben devreye girecektim. Adam tamamen yanlış açıdan oyuna bakıyor, eksikleri göremiyor.” Bu sözler yanında oturan arkadaşın sözleri…
Erden Timur nerede?
Galatasaray bu kadrosu ile yine de ligde şampiyonluğun en büyük favorisi…
Ama benim derdim Avrupa. Kuruluş amacı yabancı takımları yenmek olunca bunu düşünmem normal.
Tabii bir de şu var. Teknik anlamda hesapsız transferleri yapan ve kargaşayı yaratan Erden Timur nerelerde?
Son açıklamasından bu yana hiç yok…
İnsan merak ediyor.
Bir yanıt bırakın