Londra’ya ilk geldiğimde dikkatimi en fazla çeken şeylerden biri sokakların bomboş olmasıydı. Kedi ya da köpek yok sokaklarda. Sincaplar, geceleri de tilkiler var bazen (2. Dünya Savaşı sonrası şehir genişleyince tilkiler ilk kez şehirlerde görülmeye başlanmış. İnsanlardan kaçarlar ve çoğunlukla geceleri ortaya çıkarlar.)
Sokak hayvanlarının olmaması önemli bir eksiklik gibi gelmişti. O kadar alışmıştım ki İstanbul’da, köşe başından bir kedi ya da köpek çıkmasına, adeta yoksunluk hissediyordum. (Sevgili rahmetli kedim Tekgöz’ü de sokakta bir duvarın dibinde bulmuştum.)
Öte yandan bir rahatlama hissinin de bu eksiklikle birlikte geldiğini itiraf etmem lazım. İnsanların henüz sokaklara dökülmediği, gece geç veya sabah erken saatlerde, tenha yerlerde başıboş ve saldırgan köpek sürüleriyle karşılaşma ihtimaliniz yoktu. Uzaktan acı acı havlayan tedirgin edici bir köpek sesi duymuyordunuz. Ama etrafta çok fazla köpek vardı. Hepsi sahipli ev köpekleri. Londra’da, özellikle merkezin dışındaki mahallelerde neredeyse her evde en az bir köpek var desem yalan olmaz.
Şehir yeşil, bir sürü park ve açık alan var. Bu da köpek bakımını kolaylaştırıyor. Elbette hiç kolay bir şey değil ve eve evcil hayvan almak çok ciddi bir karar. Ama İngiltere, eğer buna niyetiniz varsa, göreceli olarak uygun bir yer. Peki ucuz mu? Kesinlikle hayır. Bir arkadaşım çok istediği, çocukluğundan beri arzu ettiğini söylediği bir evcil köpeğe Kovid döneminde eve kapanınca kavuştu. Bunun üzerinden bir buçuk yıl geçti ama daha yeni yeni bir evcil hayvanın sorumluluğunu almanın ne demek olduğunu kavrıyor. Günde birkaç kez dışarı çıkıp dolaşması, koşması, koklaması, oynaması gerekiyor köpeğin. Buna ihtiyacı var. Aşılar, yeme içme disiplini, oyun saati şu bu derken, sağlıklı bir evcil köpeğe sahip olmak için ne kadar çok çalışması ve zaman ayırması gerektiğini yeni fark ediyor. Bunlardan başka eğitilmesi de gerekiyor köpeğin. Başka köpeklerle nasıl ilişki kuracak, yabancılara nasıl davranacak, sahibinin sözünü dinleyecek. Her köpek doğal olarak bu becerilere sahip değil.
Tek başına yaşadığından ve Kovid sonrasında ofise dönmesi gerektiğinden hafta içi köpek gezdiricilerine başvuruyor arkadaş. Bu çok popüler bir iş öğrenciler ve gençler arasında. Saatine 15-20 sterlin civarında bir ücret ödeniyor bu kişilere (asgari ücret 12 sterlin). Bir veya daha fazla köpeği önceden kararlaştırılan saatlerde alıp, gezdirip geri getiriyorlar. Çocuk bakıcıları da aşağı yukarı aynı parayı alıyor, bir not olarak belirtmiş olayım.
Veteriner masrafı ve mama da işin içine girince arkadaşım nasıl bir hayata adım attığını yeni anladı. Aylık 1000 sterlinden (37 bin TL) fazla bir parayı köpeğine harcamak durumunda. En kötüsü de ne biliyor musunuz? Köpeğiyle geçirecek vakti yok. Çünkü çok çalışıyor.
İngiltere’de Kovid döneminde 3.2 milyon evcil hayvan satın alınmış. Bu rakam kayıt altına alınmış satışlardan ibaret. Evlat edinmeler, “arkadaşın köpeği yavruladı bir tane de bana verdi”ler hariç. Rakam pandemi döneminde önceki yıllara göre yüzde 30 artmış. 2009 krizinde de benzer bir durum olmuş. Her krizde insanlar eve hayvan alıyor. Verilere göre evcil hayvanlar en çok online satın alınıyor. Yani online mecralardan iletişim sürüyor.
Taze raporlara göre pandemi döneminde alınan hayvanların büyük kısmı sokağa bırakılıyormuş. Sokak hayvanlarını koruyan yardım kuruluşlarının raporlarına göre pandemi sonrası ofise dönüş, hayat pahalılığı etkiliymiş. İnsanlar önce köpeklerini satmaya çalışıyormuş. Satamayınca bir kısmı yardım kuruluşlarını arıyor ve köpeklerini buralardaki barınaklara götürüp bırakıyormuş. Burada yeniden sahiplenmeyi bekliyor köpekler.
Bir kısmı da doğrudan sokağa terk ediyormuş. Bu ölüme terk etmek demek. İngiltere yasalarına göre başıboş gezerken bulunan köpekler, onları 7 gün içinde arayan soran olmadığı takdirde barınağa gönderiliyorlar. Yaşlı ve sağlık durumu kötü olanlarsa uyutuluyor. Birçoğu uyutuluyor çünkü sokak köpekleri için hayat zor. Sağlıklı olmaları neredeyse imkânsız. İngiltere’de kimse sokak hayvanlarına yemek vermez.
Bizdeki tartışmaya gelince. Sokaklarda yaşayan belki milyonlarca köpek var. Bu köpekler eğitimsiz (evet eğitimsiz), aç, hasta. Saldırganlaşıyorlar. Bu köpekleri herkes seviyor, beslemek bakmak istiyor. Ama dikkat, istisnalar hariç, kimse evine almak istemiyor. Herkes sokakta bakmak istiyor. Kimse bir köpeğin sorumluluğunu taşımak niyetinde değil. Seviyorum ama sokakta. En temel yanlışlardan biri bu.
Türkiye’nin başıboş hayvan sorunu nasıl çözülür ben bilmiyorum. Ama ne yapılırsa yapılsın ne karar alınırsa alınsın bazı şeyler değişmezse sorun da çözülmeyecek bunu görebiliyorum. Ne hayvanseverleri ne hayvan düşmanlığı yapanları haklı buluyorum. Militanlıkla konu çözülemez. Ve tek bir çözüm yok. Önce kafaların değişmesi lazım. Ben haklıyım deyip inat ederek olmayacak.
Bir yanıt bırakın