Bir gezegenin tam olarak ne olduğu yüzyıllar boyunca belirsiz olarak kaldı. Şu anda gezegen, uydu ve hatta asteroitler olarak adlandırılan nesneler farklı zamanlarda aynı şemsiye altında isimlendiriliyordu. 2006’da, uzaydaki nesnelere resmi olarak isim veren kuruluş olan Uluslararası Astronomi Birliği (IAU) sonunda bir tanım oluşturdu ve bu tanım gereği Plüton gezegen statüsünden çıkarıldı.
Bir cismin IAU’nun resmi gezegen tanımına uyması için üç kriteri karşılaması gerekiyordu:
- Güneş’in etrafındaki yörüngede olması gerekir (bu tüm uyduları kapsam dışı bırakıyor)
- Kabaca yuvarlak hale gelmesi için yeterli kütleye sahip olması gerekir (Asteroitler kapsam dışı kalıyor)
- Yörüngesinin etrafındaki bölgeyi temizlemiş olması gerekir (Plüton’u ve Kuiper kuşağındaki diğer gezegen benzeri cisimleri kapsam dışı bırakıyor)
Ancak en başından beri bu tanıma karşı olanlar bulunuyordu. Özellikle üçüncü madde bilim insanları tarafından “belirsiz” olarak adlandırıldı.
2015’te Plüton’un yanından geçen bir uzay sondasını gönderen New Horizons misyonunda görevli bir gezegen bilimci olan Philip Metzger, konuyla ilgili şunları dile getirdi: “Yörüngelerini temizlemekle neyi kastettiklerini söylemediler. Eğer bunu kelimenin tam anlamıyla alırsanız, o zaman hiçbir gezegen yoktur, çünkü hiçbir gezegen yörüngesini temizlemez.”
Bilim insanları yeni bir tanım öneriyor
Bir diğer sorun da mevcut tanımın Güneş Sistemi merkezli olması ve bir gezegenin Güneş’in etrafında dönmesi gerektiğini belirtmesidir. Ancak son yıllarda gökbilimciler diğer yıldızların yörüngesinde dönen 5.000’den fazla gezegen keşfettiler. Bu nedenle, bilim insanlarından oluşan bir ekip, yalnızca bunu hesaba katmakla kalmayıp aynı zamanda kriterleri de basitleştiren yeni bir tanım öneriyor. Önerilen yeni tanıma göre, bir gezegen şu özelliklere sahip bir gök cismidir:
- Bir veya daha fazla yıldızın, kahverengi cücenin veya yıldız kalıntılarının yörüngesinde döner.
- 1023 kg’dan daha büyük kütleye sahiptir.
- 13 Jüpiter kütlesinden (2,5 x 1028 kg) daha az kütleye sahiptir.
Bu yeni tanım, mevcut tanımı genişletiyor, açıklığa kavuşturuyor ve basitleştiriyor. Sadece kendi Güneş Sistemi’mizi ve benzer sistemleri kapsamakla kalmıyor, aynı zamanda birden fazla yıldızın, kahverengi cüceler, beyaz cüceler ve nötron yıldızları gibi yıldız kalıntılarının yörüngesinde dönen gezegenleri de kapsıyor.
Ekip, 1023 kg’lık alt sınırın, yer çekiminin nesneyi küresel bir şekle çevirdiği nokta olduğu için belirlendiğini söylüyor. Genellikle uzak bir dış gezegenin tam şeklini göremeyiz ancak kütlesini ölçebiliriz.
Plüton, yeniden gezegen olacak mı?
Ancak, Plüton’un tekrar gezegen olmasını bekleyen kişiler hayal kırıklığına uğrayacak. Çünkü Plüton’un kütlesi, sınırın biraz altında kalıyor. Dolayısıyla Plüton, cüce gezegen olarak kalmaya devam edecek.
Bu alt sınırın bir diğer avantajı, orijinal “yörüngesinin etrafını temizlemiş” maddesinin ulaşmaya çalıştığı hedefe daha doğrudan bir sayı koyması. Bu minimum kütlenin ötesinde, bir nesne “dinamik olarak baskın” hale geliyor ve çevresindeki daha küçük nesneleri ya topluyor ya da dışarı atıyor.
Çalışmanın baş yazarı Jean-Luc Margot şunları söylüyor: “Güneş sistemimizdeki tüm gezegenler dinamik olarak baskındır, ancak Plüton gibi cüce gezegenler ve asteroitler dahil olmak üzere diğer nesneler baskın değildir. Bu nedenle bu özellik gezegen tanımına dahil edilebilir.”
Son olarak, yeni tanım bir gezegenin ne kadar büyük olabileceğine dair bir üst sınır koyuyor. Bazı gezegenler o kadar büyük ki, yerçekimleri çekirdeklerinde döteryumun termonükleer füzyonunu tetikliyor ve bu da onları gezegenler ve yıldızlar arasında bir ara tür haline getiriyor. Bunun genellikle 13 Jüpiter’den daha büyük kütlelere sahip nesnelerde başladığı düşünülüyor.
Araştırmacılar, yeni tanımı Ağustos ayında IAU Genel Kurulu’nda resmen önermeyi planlıyor.
Bir yanıt bırakın