Türk futbolu ve Fenerbahçe’de bugünlerde heyecanlandıran, gururlandıran ve tarihe geçen bir transfer hikayesi yaşanıyor: Arda Güler…
18 yaşındaki genç yetenek dünya devi Real Madrid’e imza atmakla kalmadı Fenerbahçe tarihinin de en unutulmaz transferlerinden birini sağladı.
Fenerbahçe’de Fecri Ebcioğlu’nun yazdığı, Nesrin Sipahi’nin seslendirdiği “Yaşa Fenerbahçe” marşı “Cihat’lar, Lefter’ler, Can’lar, Fikret’ler” diyerek efsaneleri andıktan sonra “Kalpleri fetheden renkler” kısmıyla herkesi heyecanlandıran yere gelir. Her zaman ‘Acaba bu marşa layık bir oyuncu’ gelecek mi diye düşünmüşümdür. Sanırım bu defa o isim geldi…
Arda Güler’i kaleme alabilmek aslında göründüğü kadar kolay değil. Henüz 18 yaşında olan bir ismin böyle olgun olması, böyle sakin kalabilmesi ve böyle ahlaklı olabilmesi mutluluğun esas noktası… Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün ‘Ben sporcunun zeki, çevik ve aynı zamanda ahlaklısını severim’ sözü sanki Arda Güler’e söylenmiş gibi.
Arda Güler’in adı ilk 11’e yazıldığında ya da kenardan oyuna girerken değişiklik tabelasında yer aldığında maçı anlatan spikerden tribündeki taraftara, protokoldeki yöneticilerden rakip takımın teknik heyeti, futbolcuları ve taraftarlarına kadar herkesi heyecanlandırıyordu.
Herkes biliyor ki Arda’da başka bir tılsım var. Türk futbolu Sergen Yalçın’ın doğuşunu da izledi, Alex ve Hagi gibi ustaların sahaya çıkışlarını da… Ama Arda Güler’deki heyecan hiçbir zaman duyulmadı.
Ve herkes biliyor ki Arda Güler’in bu yetenekleri ve ünü artık tüm Avrupa’da hatta dünyada yankılanacak. Çünkü bu 18 yaşındaki yeteneğin sol ayağı, futbol zekası, tertemiz kalbi ve spor ahlakı bize çok büyük değil, en büyük yıldızın gelişini müjdeliyor.
Elbette Arda Güler’in sosyal medyada Fenerbahçe efsanesi Alex de Souza gibi attığı çalımlar, çektiği şutlar, filelere gönderdiği goller videolar halinde sunuluyor. Ya da daha 16’sındayken Süper Lig’de forma giymesi, en genç gol atan oyuncu olarak sarı-lacivertli tarihe adını yazdırması ve istatistikleri de tüm futbolseverleri hayran bırakıyor.
Arda Güler’in Fenerbahçe kariyerin özellikle U19 takımında 30 maçta 14 gol, 13 asistle oynaması ve sonra A takımda 51 resmi maça 9 gol, 12 asist sığdırıp 21 gole direkt etki etmesi, 10 yıl sonra kazanılan Türkiye Kupası’nın mimarlarından olması alkışlanacak hareketler mutlaka.
Hele hele Lefter’in, Can Bartu’nun, Şeref Has’ın, Cemil Turan’ın, Selçuk Yula’nın, Oğuz Çetin’in, Jay Jay Okocha’nın, Tuncay Şanlı’nın, Alex de Souza’nın, Robin Van Persie’nin ve Mesut Özil’in taşıdığı 10 numarayı giymesi bir rüyanın da ötesiydi. Şimdi ise dünyanın en büyük kulübünün eflatun-beyazlı formasını giyecek.
“KİMSE ŞAŞIRMASIN”
Fenerbahçe’yi ve kulüp tarihini en iyi bilen isimlerden olan, ‘Fenerbahçe Seyahatnamesi 34’te 34’ kitabının yazarı, Sports Digitale yorumcusu Alp Eralp, 18 yaşındaki yeteneğin portresini şu sözlerle çiziyor: “Covid’in hayatımızın odağında olduğu dönemlerdi. FB TV’deki arkadaşlar sağolsun, U19 takımının bazı maçlarını Dereağzı’nda seyretme şansım olmuştu. U19 takımının taktiğinin A takımla paralellik göstermesi isteniyordu ve o dönem A Takım’da Luiz Gustavo’nun yerine Jose Sosa 6 numara pozisyonunda derin oyun kurucu olarak oynatılıyordu. Benim gittiğim U19 maçlarında zaman zaman Arda Güler o pozisyonda oynadı. Hem de çok başarılı oldu. Bütün oyunu çekip çevirmenin, atakları yönlendirmenin yanında ikili mücadelelerde, rakip atakları kesmede çokça katkı sağladı. Üstün oyun zekası, yaratıcılığı ve gol vuruşlarının yanında fiziksel gelişimini tamamladığında ‘Komple bir futbolcu’ olarak çıkacak karşımıza. Bu da belki Arda’nın 10 numaradan 8 numaraya evrilmesine yol açabilir. İleride Arda’yı A Milli Takımın 8 numarası olarak görürsek kimse şaşırmasın.”
ALEX’LE YATAR, ALEX’LE KALKARDI
Yetenekli yıldızı ilk izleyen ekipte olan ve alt yaş kategorilerde hocalığını yapan Gençlerbirliği antrenörlerinden Adnan Özcan Arda Güler’in nasıl keşfedildiğini anlattı: “Bir gün bir okul takımı hocası Arda Güler’den bahsetti. Ben, Muzaffer Ciğerim ve İlker Dalçiçek hocamız, okul takımı maçını seyretmeye gittik. 11 yaşındaydı ve sadece 10 dakika yetti beğenmemiz. Hemen ailesiyle görüştük ve Gençlerbirliği’ne gelmesini sağladık. Kendinden bir yaş büyüklerle oynuyordu. Arda ile U12 ve U13 takımlarından itibaren çalışmaya başladım. Oyun zekası üst düzeydi, yaş grubunun çok üstündeydi. Arda pırıl pırıl bir insan. Alt yaş gruplarımızın tamamında kendinden büyüklere kaptanlık yaptı. Duran topları kullanırdı, sorumluluk alırdı. Sahanın içindeki antrenörümüz gibiydi. Osmanlıspor ile oynadığımız U14 maçında Fenerbahçe scoutu aslında Osmanlıspor’dan biri için geldi. Ama maçtan sonra direkt bize geldiler ve Arda’yı söylediler. Daha sonra Başkan Ali Koç devreye girdi. Dönemin başkanı Murat Cavcav’a üst üste iki kez ‘satmayın’ dedik. Arda, Alex’le yatıp Alex’le kalkıyordu. Antrenmanda gol atar, Alex diye bağırırdı. Çocukluğundan bu yana çok iyi Fenerbahçelidir. Arda hayallerine kavuştu. Biz o zamanlar kalsın çok isterdik ama şimdiki halini gördükçe çok gururlanıyoruz.”
“HEP 10’LARI SEVERDİ”
Arda Güler’in Gençlerbirliği günlerini en iyi tanıyan isimlerden olan dönemin medya sorumlusu Hakan Karakoca, Arda’nın futbolda 10 numaralara olan ilgisini şöyle anımsıyor:
“Anadolu Ajansı, maçlarda top toplayıcı çocuklarla ilgili özel bir haber yapacaktı. O dönem haberde yer alacak çocuk için kulübümüzden bir oyuncu istemişlerdi. Biz de hocası Erol Tokgözler’le Arda’da karar kıldık. Kulüp içi çekimler yapıldı, sadece altyapı binasını biliyordu. Biz de “Yakında geleceğin bina burası” diyerek A takım binasını da gezdirdik. Çünkü aklımızda hep İrfan Can Kahveci gibi Ahmet Çalık gibi altyapıdan çıkıp A takımda forma giyecek fikri vardı. “Gençlerbirliği’nde en sevdiğin futbolcu kim?” diye sorduk, o gün tereddütsüz Stephane Sessegnon dedi ve tanışmak istediğini söyledi. Sessegnon o dönem bizim 10 numaramızdı. Arda’nın 10 numaralara hayranlığı hep vardı bir bakıma. Sessegnon’a Arda’yı anlattım ve hemen yemeğini yarım bırakıp gelmişti. Sessegnon ile fotoğraf çektirip sohbet etmişlerdi.”
“HEPİMİZİN ÇOCUĞU GİBİ”
Fenerbahçe’yi en iyi tanıyan isimlerden, ‘Fenerbahçeli olmak ve Evladıma Miras Bu Sevda’ kitaplarının yazarı ve FB TV yorumcusu Bozkurt Yılmaz, Arda Güler’i şu sözlerle anlatıyor:
“1987’de beni Ankara’dan İstanbul’a getiren, Kadıköy’ü dolduran bir isim var; Rıdvan Dilmen. En çok da Rıdvan’ı seyretmeye geliyor insanlar. Bu yazı için klavye karşısına oturduğumda zihnimde 19 yaşında İstanbul’a Rıdvan’ı izlemek için gelen halim beliriyor.
Pandemi’nin ortasındayız. Sokağa çıkma yasağı, Fenerbahçe U19’un maçı ve benim de bir izin kağıdım var. Şu Arda Güler’i bir de Dereağzı’nda izleyeyim diyorum. Arda o maçta 6 numara gibi oynamaya başlıyor. Boş koşularını, uzun topu kullanmadan önce arkadaşlarının nerede olduğunu kontrol edişini hayranlıkla izliyorum. Arda, A takımda oynadığı bir maçtan sonra da FB TV’ye konuk oluyor. ‘Aman hata yapmaktan korkma’ diyorum reklam arasında. Futbolunu övüyoruz, sorular sorup uğurluyoruz. Arda hepimizin çocuğu gibi geliyor bize… Sahada doyasıya seyrettiğim üç isim Oğuz Çetin, Emre Belözoğlu ve Alex de Souza beraber oynasalar ne olur diye hep düşünmüşümdür. Üçü tek kişi olarak çıktı karşımıza galiba.”
“ÇOK ÜSTÜN BİR OYUN GÖRÜŞÜ VAR”
Arda Güler’in Gençlerbirliği’ndeki ilk antrenörlerinden olan Erol Tokgözler, eski öğrencisinden şöyle bahsediyor: “Arda, Gençlerbirliği’ne geldiğinde lisansı yoktu. Kendinden bir yaş büyük grupla çalıştırdık. İlk antrenmanda hemen kendini belli etti. Çok üstün bir oyun görüşü ve pozisyon bilgisi var. Top ayağına gelmeden 1-2 adım sonrasını düşünüyor. Saha dışında da çok mütevazı ve iyi bir insan. Koyu bir Alex de Souza ve Fenerbahçe hayranıdır. Dünyaya futbolcu olmak için gelmiş, top Arda’nın bir parçası sanki. Arda’nın ailesini de kutlamak lazım.”
Bir yanıt bırakın