Seyhan Akıncı- Yıldız kayması… Aslında akan ya da kayan bir yıldız yok diye açıklıyor bilim insanları. Atmosfere giren bir gök taşının gökyüzü boyunca bıraktığı ısı ve ışık saçan izi yıldız kayması diye tanımladığımızı belirtiyorlar. Ama yine de bu düşsel görüntüye inanmak çok daha kolay. İzmir dendiğinde benim de içimde her defasında bir yıldız kayar. O yıldızın peşinden gidip Alsancak’ta liman tarafından ara sokaklara doğru yürüdüğümde karşıma Darağaç çıkıyor. 1937’den beri resmî adı Umurbey Mahallesi ama bu mahalledeki herkes resmî olamayacak kadar gerçek. Bu sebeple on yıllar geçmesine rağmen herkes kendini Darağaçlı olarak tanımlıyor. Darağaç’ın 2014’ten beri çehresi oldukça renklendi. Oto sanayiden çay ocağına, ganyan bayisinden köftecisine giderek ıssızlaşmaya başlayan nüfusu 300’lere kadar gerileyen mahalleye 2014’te Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü’nden mezun olmaya hazırlanan Ayşegül Doğan ve Güneş Topalöz’ün hem şehir merkezine hem de sanatsal üretimleri için gerekli malzemeleri temin edecekleri alanlara yakın yer arayışları Darağaç’ta son bulmuş. İkilinin buldukları atölyenin boya-badana işlerine yardım eden Cenkhan Aksoy bir mahallenin açık bir sanat üretim ve sergileme alanına dönüşümünün ilk adımını böyle anlatıyor.
Aksoy, ağırlıklı olarak plastik ve görsel sanat işleriyle uğraşan Darağaç’ın çekirdek kadrosundaki isimlerden. Geçtiğimiz pazar Darağaç’ta açılan, Umut Altıntaş ile birlikte imza attıkları “KAFATASLAK” sergisinin kurulumu tamamlanmak üzereyken bir araya geldik. Üç-dört güne perte çıkan zımparalara söylenen ustaların arasında hem mahalleyi dolaştık hem de Darağaç’ın hikâyesini konuştuk. Aksoy: “’KAFATASLAK’, Umut Altıntaş ile yaptığımız bir proje. Bozduk, parçaladık, birleştirdik, bulduk, kaybettik, depoları yağmaladık, kırtasiyeleri kurcaladık; boyadık, yırttık, kestik, yapıştırdık; ondan eksilttik, buna ekledik ve birbirimizin yarım kalan işlerini tamamladık. Temmuz ortasına kadar kalacak sergide yaklaşık 70 iş var.”
Ayşegül Doğan, Fatih Altan, Güneş Topalöz, Ali Cem Doğan, Burak Dikilitaş, Ali Kanal, Cenkhan Aksoy, Cansu Çakar’ın kurucuları olduğu Darağaç’ta ekip zamanla değişmiş. Şu an güncel olarak Tuğçe Akay, Zarife Arslan, Ali Kanal, Ali Cem Doğan, Şükrü Koçer, Simge Köse, Ayşegül Doğan, Mehmet Akparlak, Cenkhan Aksoy, Didem Erişkin, Fırat Aksakal, Hilal Doğan, Berk Selamoğlu ve Uygar Erkuş yer alıyor.
İzmir’de doğdu, Mini Cooper efsanesini yarattı
18 Kasım 1906 Smyrna’da doğan Alec Issigonis’i herkes Mini Cooper’ın yaratıcısı olarak biliyor. Pek azı ise onun hikâyesinin İzmir’de başladığını… Babası Yunan kökenli İngiliz, annesi ise Alman vatandaşı. Dedesi Osmanlı’daki ilk demir yolu çalışması olan İzmir-Aydın hattında mühendis olarak çalışmış ve İngilizlerin takdirini toplayarak İngiltere vatandaşlığı almış. Issigonis ailesine ait zeytinyağı pres makinelerinin üretimini yapan fabrika, 19. YY’da Ege Bölgesi’nde, adalarda ve Yunanistan’ın birçok bölgesinde büyük ilgi görmüş ve döneminin sanayi öncüsü olarak anılmış. Issigonis ailesine ait malikanenin ve fabrikanın bulunduğu alan Darağaç (Umurbey Mahallesi) bölgesinde olduğu düşünülüyor. 1. Dünya Savaşı ile yıkılmaya
başlayan Osmanlı İmparatorluğu’nda işler iyi gitmiyordu ve Issigonis Ailesi 1922’de önce Malta’ya, sonra da 1923’te İngiltere’ye göç etmiş. İngiltere’de eğitimine devam eden ve çizim yeteneğiyle dikkat çeken Alec Issigonis 1959’da Mini Cooper Model No:1’i tasarlar ve seri üretime girer. Bir anda İngiltere’de satış rakamlarını altüst eder. Serginin hazırlık süreçleri boyunca Sir Alec Issigonis’in yolunun bu mahalleden geçmiş olduğunu öğrendiğimizde, Darağaç olarak Alec Issigonis’i yâd eden bir madalyon tasarlayıp bir sokağa anıt heykel olarak yerleştirmeyi düşündük. Alec Issigonis madalyonunu 2018-2021 yılları arasında kolektif bir biçimde üretmeye çalışarak mahallenin az bilinen tarihini görünür kılmaya çalıştık.
“Sokağa koyun da biz de görelim”
Mahalleye ilk adımlarını attıkları yılın ardından 2015’in sonuna doğru burada yaklaşık dört atölye-ev ortak kullanım alanları oluşmuş. “O sırada komşularımızla, esnafla tanıştık. Aramızda tatlı-sert diyaloglar yaşandı” diye anlatıyor Aksoy. “Ne tür resimler yapıyorsunuz?”, “Soyut resmi ben de yaparım” diyen mahalleliyle araları kısa sürede ısınmış. “Mahalle kültürü burada hâlâ var. Buradaki komşularımızın hepsi eski İzmirli. 2016’nın başlarında atölyelere girip-çıkan işleri, gelip gidenleri, koleksiyonerleri vs görüyorlardı. Bir akşam sofrasındaki sohbette ‘Bu kadar uğraşıyorsunuz yapılanları sokağa koyun da biz de görelim’ dediler. Böyle bir kıvılcım atıldı ve sonrasında birkaç ay sokakta neler yapabiliriz diye düşündük. İlk sergimiz 10 Haziran 2016’da tek günlük pop up bir sergiyle gerçekleşti. Bütün hikâye böyle başladı” diyor Aksoy.
Marco Paixao vurdu gol oldu
Mahallede yaşayan sanatçılardan Demet Bilgen ile birlikte mahalledeki Altay Spor Kulübü’nün taraftar grubu olan YSKA’nın yoğun isteği ve arzusu neticesinde Altay’ın golcüsü Marco’yla özdeşleşmiş gol sevincinin mural olarak duvara uygulanması. (2023)
“Önceliğimiz yeni mezunlara yer açmak”
Mahallenin 1519 ile 1532 sokaklarını kapsayan T şeklindeki “Bu Aradaydı” sergisi bugün meraklılarının bildiği, koleksiyonerlerin ve sanat profesyonellerinin yolunu düşürdüğü bir açıkhava sergi alanı. İlk sergiden bu yana düzenlenen büyük sergilerde katılımcı sayısı her yıl artmış. Buradaki üretimlerle ilgili Aksoy, “İlk önceliğimiz yeni gelenlere, yeni mezunlara ana sergilerde yer açmak. Onların daha ön plana çıkmasını amaçlıyoruz. Bunu önceliyoruz çünkü İzmir’de bir sanat ekonomisi yok. Bir ekonomik döngü olmadığı için birbirimizle yakın temasta bulunmak daha da önemli” diyor. Tabii sadece sanat okuyan öğrenciler ya da sanatçılar değil, mahalleli de sergilerde ve atölyelerde bizzat yer alıyor. Dükkân tabelalarında o atölyelerden çıkan sonuçları görmek mümkün. Diğer yandan Darağaç ekibi başka bir yerde üretilen eserlerin getirilip burada sergilenmesinden ziyade o mahalle atmosferinde üretilmesinden yana. Bu sebeple misafir ettikleri isimler oluyor. Atölyelerini paylaşıyor, aldıkları fonların katkısıyla ulaşım ve konaklamalarına destek oluyorlar.
“Motor Sevdası”
Rahmetli Vespacı Mustafa, Darağaç’ın en eski motor tamircilerindenmiş. Vespa motorlara âşıkmış. Vespa olunca onda akan sular dururmuş. Beton gibi sağlam bir adammış ve çok şakacıymış. 2013’te ani ölümüne kimse inanamamış. Mahalleli için şaka gibi olmuş onun ölümü. Vespacı Mustafa ölümünden sonra mahallede şakalarıyla anılan bir adam olmuş artık. Onun sapasağlam duruşu, güzel yüreği ve motor sevdası anlatılır olmuş hep. Onu anlatırken herkesin tüyleri diken diken oluyor. Murala imza atan isim Tuğçe Akay.
Darağaç Mahallesi’nin sesi
Darağaç’ın en dikkat çeken projelerinden biri de “Sounds of Darağaç”; plak şirketi LU Records ve İzmirli altkültür müzik kolektifi Apeiron ile yaptığı iş birliği sonucunda ortaya çıkmış bir albüm. Birkaç ay boyunca mahallenin kahvesinden, atölyesinden yükselen sesler kayıt altına alınmış ve mahallenin ses kütüphanesi oluşturulmuş. Bunu da oto sanayiye yakışır şekilde şarkıları ustaların arabalarından çalarak kutlamışlar.
İşte dostlar budur hâlim
JAKU’nun 2022’de imza attığı çalışma, geçirdiği trafik kazasından sonra kendi arabasının parçalarından oluşan travmatik bir hâletiruhiyeye sahip olan âna dair bir duvar enstalasyonu.
Bağa gel bostana gel
Darağaç, Yeşilçam’da kaldığını düşündüğümüz imece kültürünün yaşadığı bir mahalle. 2021’de başladıkları bostan projesi de bunun en güzel kanıtı. “Ortak bir mahalle bostanı. Bu sene yedinci hasat dönemindeyiz. Karpuz, kavun, biber, domates, çilek, nane, yeşillik, pazı, patates, soğan ektik… Ali Abi ile Emine Teyze bostanın koruyucuları. Orada yetişen her şeyi mahalleli koparıp alabiliyor. Bütün ustalar acı biber seviyor. Acı biberi bostandan koparıp pişiriyor” diye anlatıyor Aksoy.
Mahallenin muhtarı
Gezgin ve mural sanatçısı Melike Kerpel, mahallede dolaşırken mahallenin muhtarı Fatma Kaçaro ile tanışır ve onun sürekli kullandığı bir onaylama deyişi olan ‘he baba’ kelimesinden etkilenerek muhtarımızı ve deyişini ele alan bir mural çalışmasına imza attı. (2021)
Sokak sanatı Volta atıyor
Mahallede volta atarken Darağaç’ın eski üyelerinden Cem Sonel’in üniversitedeki hayalinden bahsediyor Aksoy. Ankara Hacettepeli Sonel’in Ankara’dayken de uğraştığı sokak sanatı için bir festival hayali varmış. 2019’da mural etkinliği olarak başlayan Volta şimdi artık sokak sanatı dendiğinde akla gelen, her şeyi içine alan bir festivale dönüşmüş. Hadi şimdi siz de Darağaç’taki voltamıza katılın ve Aksoy’un anlattıklarına kulak verin.
Bir yanıt bırakın