Haliç’in yeni kültür rotası

SEYHAN AKINCI- Artık şaşırmayacağınızı söylediğiniz noktada bir kez daha sizi hayrete düşürmeyi başarıyor İstanbul. Yer bu defa uzun yıllardır metruk bir hâlde duran ünlü Fener Evleri. Bu harabe yapılar İBB Miras’ın restorasyon çalışmalarının ardından Cibalikapı’dan başlayıp Sveti Stefan Kilisesi’ne kadar uzanan sahil şeridi boyunca bir kültür rotası olarak uzanıyor sanatseverlerin önünde. Haliç’in Balat kıyısına hapsolmuş bu evler adını Fener semtinden alıyor. Fener Evleri, 18. YY’da bölgede değişim göstermeye başlayan yaşam biçimlerinin ve yapı alanlarındaki yeni üslup arayışlarının bir yorumu olarak karşımıza çıkıyor. Dönemin İstanbul sivil mimarisinde önemli bir yer tutan bu evler, “Fenerli Beyler” olarak bilinen Osmanlı yöneticileri tarafından, büyük konutların “selamlık” ya da “divanhanesi” olarak inşa ettirilen yapılar olarak biliniyor. Evlerin, Rum mimarisinin yapı tekniğini yansıtmakla birlikte bezeme ve mekân biçimlenişi bakımından Osmanlı yapıları ile büyük benzerlikler taşıdığı kayıtlara geçen bilgiler arasında yer alıyor. Gerçekleştirilen restorasyon sonrası bu yapılar Haliç Sanat adıyla İBB Miras’ın restorasyon çalışmalarının ardından yaşam ve sergi galerileri alanı olarak şehre kazandırıldı. Yüzyıllardır İstanbul’un dönüşümüne tanıklık eden bu üç ev şimdi farklı sanatçıların eserlerine ev sahipliği yapıyor. 

İkinci evde yer alan Fatih Alkan’ın “Devinen Devrim” isimli sergisi insanın ruh ile beden uyumuna odaklanıyor.

Hafıza kuşları

Fener Evleri’nin ilki İstanbul’un çok katmanlı kültürel mirasının önemli yapılarından olan Ceneviz Evi, güncel sanatın önemli isimlerinden Vahap Avşar’ın “Ömür Tamirhanesi” başlıklı sergisi ile kapılarını açtı. Adını sanatçının babası Mehmet Ali Avşar’ın ev gereçleri onardığı dükkânı Ömür Tamirhanesi’nden alan serginin odağında sanatçının “Ömür Geçiyor” adlı eseri yer alıyor. Demans teşhisi koyulan babasıyla birlikte çalışarak hayat, hatıra, yaşanmış bir ömrü hatırlamak ve unutmak gibi hislere dokunuyor. Babasının çizdiği kuş formlarını ferforje metal heykellere dönüştürüyor. Sanatçının “Özgürlük Operasyonu” adlı diğer eseri ise ülkelerin ve toplumların kendi özgürlüklerini kendilerinin belirlemesine yönelik bir çağrı niteliği taşıyor. Binanın üst katında yer alan el arabaları buradaki restorasyon sürecinin ardından sanatçı Vahap Avşar’ın elinde bambaşka bir esere dönüşmüş. Avşar, bunu şu sözlerle anlatıyor: “Şantiye esnasında çalışmaları izlerken bu el arabaları ilgimi çekmişti. Bir sürü genç çocuk burada emek verdiler. Onların emeği ve işçiliği ile ilgili bir şey yapmak istedim. ‘Ömür Geçiyor’ adlı bu eser ise mekânı ilk gördüğümde aklımdaki ilk işti. Babamla birlikte yaptım. Babam 85 yaşında bir zanaatkâr ve bir Alzheimer hastası. Onunla bir süre çalışıp geçmişte yaptığı şeyleri hatırlatmayı istedim. Bir ay sonunda bu eser ortaya çıktı. Ben beş-altı yaşlarındayken çizdiği kuş resimlerini tekrar çizdirip, o kuş resimlerini heykel hâline getirdik. Eserle hem mekânı aydınlatmak hem de bu kadar acı ve kasvetli bir hikâyeyi daha hafif ve ışıklı bir hâle getirmek istedim.”

“Ömür Geçiyor” adlı eseri sanatçı Vahap Avşar demans hastası babası ile birlikte yapıya özel olarak tasarladı.

“Bu yaklaşım önemli”

Bu sıradaki ikinci ev; Fener semtinde, Abdi Subaşı Mahallesi, Sadık Ahmet Caddesi ile Abdülezelpaşa Caddesi’nin kesişiminde ve yapının arka cephesi Haliç Surları’na bitişik. Yan tarafında ise Haliç Surları’na ait bir kule yer alıyor. 18. YY’a tarihlenen, bütünlüğünü büyük oranda koruyarak günümüze ulaşan kâgir yapı, ara katıyla birlikte iki kata sahip. Kemer köşelerinde lale motiflerinin dikkat çektiği, bitkisel bezemeli kalem işleri bulunuyor. Araştırmacılara göre söz konusu baca ve süslemeler, yapıda uzun süreli konaklamaya işaret ediyor. Güncel sanatın önemli isimlerinden Fatih Alkan’ın “Devinen Devrim” isimli sergisi insanın ruh ile beden uyumuna odaklanıyor. Daha önceden imza attığı ve yapıya özel olarak burada sergilenmesi için seçtiği eserleri ikinci evde yer alan sanatçı Fatih Alkan yeni sergileme alanlarının genç sanatçılar için önemini şu sözlerle vurguluyor: “Endüstriyel mühendislikten sonra bu işleri yapmaya başlayınca çok hoşuma gitti. İşlerimi görenlerden birlikte çalışma teklifleri geliyor. Fakat galerilerle çalışmak bana hiç uymadı. Onlar benim şöyle ya da böyle yapmamı istiyor. İBB Miras’ın yaklaşımı bana çok uydu, sağladıkları olanakla atölyede duran çalışmalarım görünür oldular. Bu yaklaşım genç sanatçılar için acayip önemli bir şey.”

25 yıllık üretim 

Diğer ev ise Fener semtindeki 18. YY’a ait üç katlı yapı. Her bir katın girişi birbirinden bağımsız olarak tasarlanmış. Duvarları ve üst örtüsünde bitkisel motifler ile perde motifleri dikkat çekiyor. Haliç Sanat 3’te Hülya Özdemir ile Ferhat Satıcı eserlerinden oluşan “Solgun Yolların Gölgesinde” sergisi, 1990’lardan beri birlikte üreten iki sanatçının aldıkları yolu ve buna bağlı olarak yolculuk belleğinin oluşturduğu üretim ile diyalog izleğine odaklanıyor. Yaklaşık 25 yıllık üretim sürecinin sonuçlarını gözler önüne seren sergide, Satıcı ve Özdemir’in video çalışmaları ile desenleri yer alıyor.

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*