Charles Spencer, Kraliçe’nin vaftiz çocuklarından biri olarak hayata şanslı başladı.Kendisi, Prenses Diana’nın erkek kardeşi.Diana’nın cenazesinde William, Harry ve Charles ile birlikte yürüyen, Diana’nın BBC Panorama röportajına kadar hayatını değiştiren birçok anına neden olan isim.Ayrıcalıklı bir dünyadan geliyor, ama şimdi çocukluk travmalarını yazdığı son kitabı ‘Çok Özel Bir Okul’ ile gündemde.Evet, kitabın yayımlanması Kral Charles ve Galler Prensesi Kate’in hastalıklarının açıklanmasına denk geldi.Yine de anında çok satanlar listelerinin ilk sıralarına tırmandı.Charles Spencer’in çocukluğunda yatılı okulda yaşadığı tacizleri, travmaları büyük bir samimiyetle anlattığı kitabı gerçekten de çarpıcı.1972’de henüz sekiz yaşındayken gönderildiği yatılı okul, Maidwell Hall’da yaşadıklarını okurken tüyleriniz diken diken oluyor, üzülmemek mümkün değil. Spencer, “Bir şekilde yetersiz kaldığım için evden gönderildiğimi hissettim” diye yazıyor kitabında.Ardından da ekliyor: “Bir parçamı öldürdü bu okul” Evet şanslı bir hayatın çocukluk travmalarının etkisini hafiflettiğini düşünenler olabilir.Ama taciz nerede olursa olsun taciz ve etkileri azalmıyor.Psikolojiye meraklıysanız Charles Spencer’ın ‘Çok Özel Bir Okul’ başlıklı kitabını okumanızda fayda var.
İyi bayramlar!
Tatile mi gitmeli, şehirde mi kalmalı?
İşte bütün mesele bu.
9 günlük bayram tatili öncesinde uçaklar, trenler, otobüsler arife gününe kadar doldu, hatta ek seferler konuldu.
Toplam 30 – 35 milyon kişinin seyahat etmesi bekleniyor.
Bodrum, İzmir uçaklarında yer bulunmuyor, Londra’dan Los Angeles’a nereye baksanız Türkiye’den bir tanıdık karşınıza çıkıyor.
Havaalanları, otoyollar her yer kalabalık, ne insan trafiğine ne araç trafiğine tahammülünüz yok.
E, en iyisi şehirde kalıp şehrin tadını çıkaralım o zaman, diyorsunuz.
Evet, İstanbul boşken de şahane.
Trafiksiz şehirde cirit atmak mümkün, sıradan bir günde saatlerce yolda sürüneceğiniz bir yere bayramda neredeyse ışınlanarak gitmek mümkün.
Ama bünye alışmış, bir süre sonra fazla sakinlik de iyi gelmiyor.
Ama herkes de bir yerde diye söylenmeye başlıyorsunuz o zaman da.
Acaba 1-2 gün de olsa bir yere mi kaçsak kıpırtıları başlıyor.
Bir iç huzursuzluk cereyan ediyor, hemen araştırmalar başlıyor, son anda seyahat planları yapılıyor.
Sadece tatil için değil tabii, aile ziyaretleri için de seyahatler yapılıyor.
Hepimiz benzer şeyler yaşıyoruz.
Bir yanımız kalmak istiyor, bir yanımız ise kalk gidelim diyor.
İşte o yüzden ara formüllerle idare ediyoruz.
Artık uzun tatiller yerine birkaç günlük hızlandırılmış programlar daha iyi geliyor.
Zaten tatil yerlerindeki fahiş fiyatları duyunca ne kadar yerinde bir karar olduğunu daha da iyi anlıyorsunuz.
Korkmayın, bir yaz klasiği olarak lahmacun, ayran fiyatlarını sıralayacak değilim.
Biliyorum, fiyatları her sezon başında hepimiz ezberliyoruz.
Söz konusu hiç gitmediğimiz yerler bile olsa.
Artık bu da bir yaz alışkanlığı oldu galiba.
Daha iyi alışkanlıklar edinebilmemiz dileğiyle.
İyi bayramlar!
Bir yanıt bırakın