Türk Bilim İnsanları tarafından geliştirilen Radyofrekans ( RF) tedavisinin hastalardaki sonuçları Dünya Nöroşirürji Dergisi tarafından yayınlandı. İnvamed Laboratuvarları’ndan yapılan açıklamaya göre, spinal metastazlar kanser hastalarının yüzde 40’ında görülüyor, erken tanı ve teşhis daha uzun süre sağ kalım oranını arttırıyor. Genellikle meme kanserlerinin yüzde 21’i, akciğer kanserinin yüzde 14’ü, prostat kanserinin yüzde 8’i ve böbrek kanserinin yüzde 5’i spinal metastazların en sık görülen kaynakları. Kemik metastazları vertebral yapıyı zayıflatırken, kompresyon kırıklarına yol açabiliyor. Omurganın tümör dokusu ile lokal olarak yapılan Radyofrekans (RF) Ablasyon tedavisi sayesinde hasta stabilizasyonu bozulmadan kemik içinde bulan tümör hücreleri hedef alınarak tedavi gerçekleştiriliyor. Omurga cerrahisi restorasyonu ve stabilizasyonu, nörolojik defisitleri olan hastalar için uygun olan seçeneklerden biri. Türk bilim insanları tarafından geliştirilen RF cihazı ile spinal segmentte bulunan kemik içi kanserlerini direk kanser dokusunu hedef alarak, bir iğne vasıtası ile kemik içinde bulunan tümör dokusunun içine noktasal olarak girip burada bulunan tümör hücrelerinin tamamının yok edilmesi hedeflendi.
EN ÖNEMLİ DERGİLERDEN BİRİ
İnvamed Laboratuvarlarında Türk Bilim İnsanları tarafından geliştirilen RF tedavisinin hastalardaki sonuçları Dünya Nöroşirürji Dergisi tarafından yayınlandı. Dünyanın nöroşirürji alanında en önemli bilimsel dergisi konumunda olan Dünya Nöroşirürji Dergisinde yayınlanan sonuçlara göre 3 ve 6 aylık değerlendirmelerde hastaların ağrılarının azaldığı, metastaz yapmış hücrelerin yok olduğu, prosedürel dönemde herhangi bir ciddi komplikasyon olmadığı, yağ embolisi, viseral veya nöral hasar, hipotansiyon ve ölümün meydana gelmediği açıklandı. Hastanın tümör hücrelerinin kontrol altına alındığı, stabil bir kırık bulunmadığı, hastaların yaşam kalitesinin arttığı ve komplikasyon riskinin olmadığı avantajları bildirildi. Çalışma grubunun, 19 kadın ve 22 erkek hastadan oluşturulduğu, grubun yaş ortalamasının 67 olduğu, semptomatik omurilik veya bir kompresyon olmadığı, omurga üzerinde aralıksız ağrı ve diğer konservatif tedavilere (analjezik, kemoterapi) dirençli olan hastaların çalışmaya dahil edildiği, yumuşak doku ekspansiyonu ve spinal metastaz, posteriyor elemanları olan kırıklar gibi nörolojik komplikasyonu olan hasta grupların çalışma dışında bırakıldığı ayrıca belirtildi. Hastaların lezyon seviye sayıları dikkate alınarak metastazik hücrelerin kontrol altına alındığı ve hastaların ağrı skalalarının değiştirildiği aktarıldı.
Açıklamada, “Spinal tümör, kemik metastazları içinde en yaygın alan. Kanser hastalarının en az yüzde 30’u olmak üzere yüzde 70’e kadarı, kanserin omurgaya yayıldığını bildiriyor. Omurgaya yayılan kanserlerin genelde en yüksek oranda akciğer, meme, prostattır. Akciğer kanserleri, erkeklerde kemiğe en yaygın metastaz yapan kanser türüdür. Kadınlarda ise kemiğe en sık metastaz yapan meme kanseridir. Omurgaya metastaz yapan diğer kanserler miyalon, melanon ve gastrointetinal kanserlerden böbrek ve tiroid kanserleridir. Tanısı genellikle sırt ağrısı, nörolojik defisitlere özellikle dikkat edilerek yapılacak kapsamlı bir tıbbi muayene bir spinal tümörün teşhisi için ilk tanımdır. Doğru ve pozitif tanı için radyolojik testler gereklidir. Bunlar X-Ray, bilgisayarlı tomografi, manyetik rezonans gibi görüntüleme metotlarıdır ve spinal kanserin teşhisinde önem arz etmektedir. İnvamed üretim kampüsünde bilim insanları tarafından gerçekleştirilen ameliyatsız girişimsel tedavi yöntemi sayesinde omurgaya iğne yardımı ile girip içeride bulunan metastaz hücreleri RF ile tedavi etme prosedürüne göre işlem gerçekleştirilmektedir.” denildi.
İnvamed Başkanı Raşit Dinç yaptığı açıklamada, “Minimal invaziv tedavi girişimlerinin sayılarının arttığını, RF’nin özellikle açık cerrahi işlemlere göre komplikasyon oranlarının azalmasını sağladığını belirterek, Invamed olarak geliştirdiğimiz minimal invaziv tedavi sayesinde tüm dünyada cerrahi komplikasyon oranlarının düşmesini hedefliyoruz” dedi. Dünya Nöroşirürji Dergisi’nde böyle bir makalenin yayınlanması RF tedavimizin erken dönemde başarılı olabileceğini bize gösterdiğini belirten Dinç, uygulamanın orta ve uzun dönem sonuçlarını yakından takip etmeyi sürdüreceklerini ifade etti.
Bir yanıt bırakın