Avrupa’da ‘savaş’ hazırlıkları

ABD’de yaşanabilecek olası yönetim değişikliği ile Rusya’nın Ukrayna’ya karşı başlatmış olduğu savaşın seyri, Avrupa ülkelerini oldukça düşündürüyor. Neredeyse iki yıl önce başlayan Rusya-Ukrayna savaşının daha ilk günlerinde Avrupa Birliği (AB) ülkeleri, savaş ekonomisine dönüşümü telaffuz etmeye başladılar. Bu konuda öncü davranan lider de Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron oldu.  

Pandemi döneminde Çin’den AB ülkelerine yapılan ihracat kısıtlamasından ve Avrupa ülkelerinin temel ihtiyaçları konusunda Çin’e olağanüstü bağımlı olduklarının ortaya çıkmasından sonra stratejik otonomi ve tedarik zinciri kavramlarını tartışmaya açan Macron’a bir çok Avrupa ülkesinden destek gelmişti. 

İki yıldan bu yana devam eden Rusya-Ukrayna savaşında Moskova yönetimi savaş ekonomisine geçiş yapabildi. AB ülkelerinde ise buna yönelik bir ‘çaba girişimi’ var ancak henüz hamle denilebilecek bir gelişme yaşanmadı. En basit örnek ise AB’nin Ukrayna’ya söz vermiş olduğu 1 milyon adet 155 mm’lik obüs. Avrupa ülkeleri bu hedeflerini sadece %30 oranında gerçekleştirebildi maalesef. 

ABD’de Donald Trump’ın Joe Biden’a karşı seçimleri kazanma ve Rusya’nın Avrupa ülkelerine daha saldırgan bir tutum sergileme ihtimali karşısında Avrupa ülkelerinde yeni anahtar sözcükler telaffuz edilmeye başlanıyor. Zira Macron, geçtiğimiz hafta yeni hükümetin politikalarını 2 saat 15 dakika süren bir basın toplantısında açıklarken, Fransa’da askıda olan zorunlu askerlik hizmetini yeniden getirebileceğini açıkladı. Belçika’da da bu yönde bir çalışma yok değil. İngiltere Genel Kurmay Başkanı Patrick Sanders, ülkesinin Avrupa’da savaşmaya hazır olması gerektiğini hatırlatarak bu yönde gereken adımları atmaları gerektiğinin altını çizdi. İngiltere’nin bu alanda epey bir uğraş vermesi gerekecek. Zira İngiltere kara kuvvetlerinde toplam 80 bin asker bulunuyor. 

Bunların sadece 11 bini harekata katılma kabiliyetine haiz. Almanya’da Bild gazetesi, Alman Savunma Bakanlığı’nın Rusya’nın bir NATO ülkesini işgal etme ihtimali karşısında hazırlıklar gerçekleştirdiğini belirtti. Aslında NATO’nun, üçüncü bir ülkenin NATO topraklarını ihlal veya işgal etmesine karşılık olarak ihtiyadi tedbir planları bulunuyor. Ancak Almanya’nın, bu planların yanı sıra Rusya’nın NATO coğrafyasına taarruza geçtiği bir senaryo karşısında ulusal anlamda hazırlık yapması son derece dikkat çekiyor. 

Pandemiden sonra Avrupa ülkelerinin yeşil mutabakata ve çevre ekonomisine yönelmeleri biraz ekonomiyi canlandırma amacını da taşımıyor değildi. Ancak Avrupa’da zorunlu askerliğin yeniden gündeme gelmesi, yavaşlama ihtimali taşıyan ekonomiyi canlandırma amacını taşımıyor sanki. 

ESİAD’dan güzel bir AB ziyareti

Ege Sanayici ve İş İnsanların Derneği ESİAD Başkanı Sayın Sibel Zorlu, AB kurumlarında bulunan Türkiye ile ilgili yetkililerle temasta bulunmak üzere Brüksel’e geldi. Turkonfed ile Tüsiad’ın Brüksel ofisinde basın mensuplarıyla bir araya gelen Zorlu’yla sohbet etme fırsatı bulduk. ESİAD uzun bir süredir AB yetkilileriyle bir araya gelmiyordu. Kabuğundan çıkıp Brüksel’de görüşler yapılması çok önemli. AB konularının hiç de yabancısı olmayan Özlen Kavalalı ile birlikte AB-Türkiye ilişkilerini yeniden canlandırma sürecini ve iş dünyasına katkılarını ele aldık. AB-Türkiye ilişkilerinde İzmir ve Ege bölgesinin çok ayrı bir rolü olabilir ve zaten var. Zira İzmir’deki AB bilgi merkezi Türkiye’nin en eskilerinden. Ege bölgesini AB’nin hem tedarik zinciri, hem ulaştırma, hem enerji, hem de bilişim ve yazılım alanlarında konumlandırması çok önemli. Bu hususta bölgede Ege Üniversitesi ile 9 Eylül Üniversitesi dışında bütüncül ve uluslararası düzeyde bir yaklaşım sergileyecek, araştırmalar yapacak bir düşünce kuruluşu yok henüz. Ancak ESİAD’ın bu alandaki girişimcileri cesaretlendirmesi önemli.  

Son derece girişimci, enerji dolu ve güzel hedefleri olan ESİAD yönetim kurulu başkanı ve çalışma arkadaşlarının Brüksel ziyareti AB-Türkiye ilişkilerini yeniden canlandırma ve gündeme taşımak için son derece önemli. İş dünyasının sair bölgesel teşkilatları için de örnek teşkil edeceğini ummak gerekiyor. Zira Türkiye AB’ye girecekse bütün il ve bölgeleriyle girecektir. 

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*