Komisyon yasal mı?

Acenta, emlakçı, aracılık faaliyetlerini yürüten simsarcı yaptığı iş dolayısıyla komisyon değil, ücret alır. Bu “komisyon ücreti” yasal hak olduğundan ödenmezse dava yoluyla istenebilir.

Komisyon da aslında bir ücrettir. Yasaların bir çoğunda ücret karşılığı yapılan faaliyetlerden bahsedilir. Ama uygulamada bu ücret “komisyon” diye adlandırılır.

Örneğin acentalık, bayilik gibi aracılık faaliyetlerinden alınan ücrete komisyon denilmektedir.

Keza, aracılık faaliyetlerinin bir türü olan simsarlık da ücret karşılığı, komisyon karşılığı yapılmaktadır.

Simsarlık deyince; nedir simsarlık? Simsarlık, simsarın taraflar arasında bir sözleşme kurulması imkânının hazırlanmasını veya kurulmasına aracılık etmeyi üstlenilmesidir. Simsarlığın en tipik örnekleri, emlak komisyoncuları ve evlenme simsarlarıdır. Emlak komisyoncuları aslında gayrımenkul simsarlığı yapmalarına rağmen uygulamada bu isim değil, emlak komisyoncusu ismi yerleşmiştir. Aracılık ettikleri çoğunlukla kira ve taşınmaz satış sözleşmelerinden dolayı bir ücret hak kazanırlar ve bu ücrete de komisyon denilir. Eskiden simsarlığa tellallık da deniliyordu. Kendisi komisyoncu olmamasına rağmen yaygın mesleki adında “komisyoncu” terimi geçenler işte gayrımenkul simsarları, gayrımenkul tellaları veya emlak danışmanlarıdır.

Her yerde var

Evlenme simsarlığı ise ücret hak kazandırmaz ama ücret ödenirse de, örneğin sonradan boşanmayı ileri sürerek geri istenemez. Bu sebeple evlenme aracılığı şirketleri taraflardan aldıkları ücreti iade etmek zorunda değillerdir.

Bir de adı kanunen gerçekten komisyoncu olan alım veya satım komisyoncusu vardır ki, o da vekalet veren başkaları için, onların ismini dahi belirtmeden kıymetli evrak ve taşınır alım satımını üstlenir. Bunun karşılığında da bir ücret alır. Yani yasal terim olarak komisyoncu da yaptığı iş dolayısıyla komisyon değil, ücret alır.

Görüldüğü yasal olarak düzenlenmiş bazı meslek ve faaliyetler dolayısıyla, uygulamada yaygın olarak “komisyon” adı verilen bir ücret ödenir. Bu “komisyon ücreti” yasal hak olduğundan ödenmezse dava yoluyla istenebilir. Evlenme simsarlığı, evlenmeye aracılık hariç elbette.

Ama bazen, bütün ülkelerde ve topluluklarda olduğu gibi, ülkemizde de hangi tür aracılık yapılırsa yapılsın, bir komisyon ücreti üzerinde anlaşıldığı görülmektedir. Dünyanın her yerinde bu böyledir. Mesele yasal olarak düzenlenmemiş bir aracılık faaliyetinden dolayı da komisyon ücretinin dava yoluyla istenip istenemeyeceğidir.

Senetler üzerinden ‘aracılık’ savunması

Yargıtay kararlarına konu olmuş bir komisyon olayından bahsedeceğim.

Muharrem Bey, oturduğu binanın müteahhidi olan Muttalip Bey’e dava açarak, Muttalip Bey’den 150.000 dolar karşılığı daire satın aldığını, kaparo olarak 10.000 dolar verdiğini, kalan tutar için toplam 140.000 dolar tutarındaki dört adet senedi de imzalayıp teslim ettiğini, borcunun tamamını ödemesine rağmen sadece 15.000 dolar meblağlı senedi geri verdiğini, diğer üç adet senedi iade etmediğini, müteahhit Muttalip Bey’in bu senetlerin kaybolduğunu söylediğini, ileriki yıllarda binada meydana gelen hasarlar nedeniyle müteahit Muttalip Bey’e karşı diğer kat malikleri ile birlikte dava açmak istediğini, buna karşılık dava açma kararlığını kırmak için Muttalip Bey’in de kaybolduğu gerekçesi ile teslim etmediği ödenmiş senetlerini icra takibine koyduğunu iddia ederek, bu üç senetten dolayı Muttalip Bey’e her hangi bir borcunun olmadığının tespitine karar verilmesini ister.

Müteahhit Muttalip Bey, Muharrem Bey’in iddialarının gerçek dışı olduğunu, Muharrem Bey’in “New York” Büyükşehir Belediyesi’nde memur olduğunu, Belediye’ye ait ve benzin istasyonu ruhsatı almaya uygun bir taşınmazın Muttalip Bey’e kiralanması için yapacağı aracılık için 350.000 dolar ödenmesi hususunda yazılı sözleşme yaptıklarını, sonrasında toplam 125.000 dolar ödediğini, yaptığı ödemelerin teminatı olarak davaya konu senetleri aldığını, devamında Muharrem Bey’in sözleşmeye uygun aracılık görevini ve kiralama işini gerçekleştirmediğini, durum böyle olunca da senetleri icra takibine koyduğunu savunmuştur.

Müteahhit Muttalip bey delil olarak “Taahhütname” başlığı taşıyan belge sunar. Belgenin ön yüzü imzasız arka yüzü ise imzalıdır.

Muharrem Bey, “Taahhütname” başlıklı bu belgenin tehdit ve şantaj altında zorla imzalattırıldığı savunmasını yapar.

Yargıtay öncelikle tehdit ve şantajla imzalatılmış olma iddiasının yeterli delille ile ispatlanamadığını, tanıkların Muharrem Bey’in kardeşleri olduğunu, ayrıca Muharrem Bey’in de kendisine tehdit ve şantajla “Taahhütname” imzalatıldığına dair bir şikayetinin bulunmadığı tespitini yapar.

Yargıtay’a sonra, Muharrem Bey’in davaya konu ettiği senetlerin bir daire satın alınması karşılığı senetler olmadığına kanaat getirir ve işin esası hakkında da şöyle bir değerlendirme yapar; “New York” Büyükşehir Belediyesi’nde memur olarak çalışan Muharrem Bey, her hangi bir resmi aracılık sıfatı olmamasına rağmen yasalara aykırı bir şekilde komisyon ücreti almak üzere Belediye’ye ait bir taşınmazın kiralanmasına ve benzin istasyonu ruhsatı alınmasına aracılık etmek üzere sözleşme imzalamıştır. Kendisine ödenen ücret yasal değildir. Müteaahhit Muttalip Bey, Muahrem Bey’e ödediği paraları geri isteyebilir.

Ancak hemen belirteyim ki, eğer Muharrem Bey, örneğin bir emlak komisyoncusu olsaydı, müteahhit Muttalip Bey ile aynı koşul ve şartlarla yapacağı aynı içerikli bir sözleşmenin yasal olmadığını ileri sürülemeyecek ve “emlak komisyoncusu” Muharrem Bey’in aracılığıyla Belediye’ye ait arazinin benzin istasyonu olarak kiralanması ve ruhsat alınması halinde komisyon ücretinin tamamını ödemek zorunda kalacaktır.

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*