Dile kolay 20 ay önce kurulan bir kulüp namağlup olarak Türkiye Basketbol Süper Ligi’ne çıkmayı başardı. Evet, Çağdaş Bodrum Basketbol’dan bahsediyoruz. Takımın Başantrenörü Ender Arslan, gelen şampiyonluğu, gelecek sezon hedeflerini ve çok daha fazlasını Milliyet’e anlattı.
– Oyunculuk kariyerinde hep kazanan taraftaydın. Peki antrenörlüğe bu kadar hızlı ve başarılı bir başlangıcı bekliyor muydun?
“Son 5-6 yıldır antrenörlük hep kafamda vardı. Basketbol kariyerimi noktaladıktan sonra hemen asistan coach olarak işin bilmediğim yanlarını gözlemlemek için, biraz da tecrübe kazanmak için başladım. Bu kadar kusursuz, namağlup bir şampiyonluğun düşünmek çok güç ama ben açıkçası bu göreve başladığımda Süper Lig’e çıkacağımıza inanıyordum, biliyordum. Kendime olan güvenimle alakalı değildi bu, kariyeriniz geçmişte kaldı, içini doldurmazsanız geçmiş kariyerin boş olacağını biliyordum. Ama takımıma güvendim ve başardık.”
– Namağlup takımı Süper Lig’e çıkardın. Ama şu anda seni çok daha zorlu bir macera bekliyor…
“Çok daha zor olacak tabii ki işimiz. 20 ay önce kurulmuş bir takımdan bahsediyoruz. Yapacağımız işe ben güveniyorum. Basketbol çok zor olan bir kulvar değil. Hep iddialı antrenörlerle çalıştım, bu yüzden ben de iddialıyım. Tabii ki büyük hedefler koyamayız ama güzel işler yapacağımızı hissediyorum.”
– Çağdaş Bodrum maceran nasıl başladı peki?
“Geçen sezon Bahçeşehir Koleji ile Avrupa’da kupa kazandık ve güzel bir enerji yarattık. Yeni sezona başlarken, Bahçeşehir Yönetimi ile konuştuk ve kafama uyan bir teklif gelmesi halinde bunu değerlendireceğimi söyledim. Bahçeşehir’de Başantrenör Erhan Ernak ağabeye bana sağladığı özgürlük ve çalışma alanı için teşekkür etmem gerekiyor. Sezon ortasında Çağdaş Bodrum’dan teklif gelince değerlendirmeye karar verdim.”
– Hücumcu bir basketbolcuydun, peki Süper Lig’de mantaliten ne olacak?
“Bana eskiden ‘Hiç savunma yapmıyorsun’ derlerdi. Ama ben Çağdaş Bodrumspor’da oyuncularımla ilk günden bugüne kadar yaptığım hiçbir konuşmada hücum konuşmadık. Hep savunmayı konuştuk, yediğimiz sayı bir anda çok düştü. Ben savunmayı ön plana koyan bir antrenörüm. Ama hücum da olmazsa olmaz tabii ki.”
– Müthiş bir kariyerin vardı. Bu sana şu anda ego yönetiminde yardımcı olacak mı?
“Buraya gelmeden önce maçlarını izledim. O anlarda bir oyuncunun topu yere vuruşundan bile neyi eksik olduğunu anlayabiliyordum. Bunun büyük bir avantajı var. Ama buna güvenip az çalışırsanız başarıya ulaşmanız imkansız. Yıldızlarla oynamak şu anda bana oyuncularımla diyalog kurmamı kolaylaştırıyor. Oyuncuyu sizin doğrunuza ikna etmeniz anahtar.”
– Türk basketbolunda guard yetişmiyor eleştirisi var son dönemde. Bunun temelinde ne yatıyor?
“Bu çok karmaşık bir konu. Şu anki oyun kurucular tabii ki bizden kötü değiller. Ama biz daha az yabancılı, hata payı daha yüksek bir sistemle oynuyorduk. Bugünkü oyuncuların işi hiç kolay değil. Süre alıyorlar ama karar verme mekanizmasının başına geçemiyorlar. Bugün bizim konumumuza gelmesi çok zor. Gelebilen var bu yüzden pes etmemeleri lazım. İki hafta iyi oynamadı diye oyuncunun kenara gelmesi özgüvenini düşürüyor, kredisini bitiriyor. Şu anki sistemle savaşmak lazım. Bu yabancı sayısı benim zamanımda olsa belki ben de böyle kariyerli bir oyuncu olamazdım.”
– Sen Anadolu Efes’in yaz okulundan çıkmış bir sporcusun. O günleri, neler yaşadığını anlatır mısın?
“Bir kere kendinizi bu işe adamanız lazım. Sporculuk kolay ve güzel bir şeymiş gibi gözüküyor ama tamamen kendinizi bu işe adamazsanız olmaz. Arkadaşlarınız tatile gittiğinde siz kalıp idman yapacaksınız. Sporcu ailesi olmak da zor. Fedakarlık gerçekten çok küçük yaşta başlıyor. Bu çok ciddi mental kuvvet istiyor. Gençlerimiz kendilerini buna adasın, çok çalışsın, üst seviyeye geldiklerinde yurtdışına gitsinler. O zaman gelişim çok daha hızlı oluyor.”
– ‘Türk oyuncular yurtdışını denesin’ dedin. Bunu biraz açar mısın?
“Ben Anadolu Efes’te oynarken, Olimpia’ya gittim. Efes’in durumunu bilen herkes bana ‘Sen çılgın mısın. Efes bırakıp gidilir mi’ diye eleştiride bulundu. Ben orada farklı özelliğimi göstereceğimi biliyorum. Yurtdışında daha fazla kredim olacağı bir takıma gittim. Bugün Euroleague’de oynayamayan oyuncularımız bir alt lige gidip kendilerini geliştirip göstersinler. Sen iyi olsan da iyi bir takımda bunu göstermen zor. Ama alt kategorilerde oynayıp bu riski almanız lazım.”
“TABİİ Kİ ERGİN ATAMAN”
– Benzemek istediğin bir antrenör var mı?
“Kariyer olarak benzemek istediğim antrenör tabii ki Ergin Ataman. Ergin ağabey Türk antrenörlere her şeyin mümkün olduğunu gösteren, üst üste Euroleague’in kazanabileceğini gösteren, sağlayan bir isim. Vizyon olarak bir kere Ergin Ataman. Saha içinde herkesten aldığım şeyler var. Birini taklit etmek olmaz. Oyuncu bunu hisseder. Ben çalıştığım herkesten bir şey aldım.”
– Pozitiflik olarak bakıldığında sana şu anda benzeyen isimler var mı?
“Buğrahan’ın bana benzer çok yönü var. Hatta o benden daha rahat diyebilirim. Bir kaç yönü bana benziyor.”
– Cenk Akyol da antrenörlüğe başladı. Yollarınızın bir yerde kesişmesini ister misin?
“Cenk ben ayrıldıktan sonra Bahçeşehir’e geldi. Tabii ki isterim, çok da güzel olur. Cenk’in de antrenörlükte iyi işler yapabileceğini ve yükseleceğini düşünüyorum.”
– Takımlarında en çok sevilen isimlerin başında geliyordun. Antrenörken durum nasıl?
“Antrenörlük hayatım başladığından beri özel hayatımda değişen bir şey yok. Ben çok pozitifim ve rahat bir insanım. Allah bana bu özellikleri vermiş. Stres hayatımda çok yoktur. Erkan Veyseloğlu benim çocukluk arkadaşım. Saha içinde kurallarımız, disiplinimimiz var. Ama saha dışında durum tabii ki değişiyor. Bizim işimiz sahada. Saha içindeki her şey hem oyuncunun hem benim umurumda olması gerekiyor.”
– Senin oyuncun olmak da zordur…
“Evet aslında öyle. Her şeyi biliyorum basketbolla ilgili. Oyuncularıma ilk konuşmalarımda bunu da söyledim. Onlara sizin avantajınız var çünkü sizi anlayabilirim. Ama dezavantajınız da var. Çünkü neyi ne zaman yapacağınızı anlarım. Zor mu kolay mı oyunculara sormak lazım.”
– Kulüpteki ortamı anlatabilir misin. Bizi Süper Lig’de nasıl bir takım bekleyecek?
“20 ay önce kurulmuş çok yeni bir kulüp. Ama ben gittiğim andan itibaren organizasyon iyi işliyor. Oyuncuların, antrenörlerin mutluluğu üst seviyede. Başta Başkanımız Dağlarca Çağlar ve tüm yönetim, işimizi kolaylaştırması da en önemli detay. Bizim mottomuz ‘Bodrum’un takımı’ oldu. Yani Bodrumluların maça gelip sezonlar boyunca keyif almalarını istiyoruz. Ayakları yere sağlam basan, sürdürülebilir bir planlaması olan bir kulüp Çağdaş Bodrumspor.”
Bir yanıt bırakın