Oğuzcan Atış / Milliyet.com.tr – Türkiye Cumhuriyeti 100. yılında tarihinde ilk kez bir seçimde ikinci tur oylamaya gidiyor. 14 Mayıs’ta yapılan Cumhurbaşkanlığı seçiminin ilk turunda Cumhur İttifakı’nın adayı ve mevcut Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 49,50 oy alırken Millet İttifakı adayı Kemal Kılıçdaroğlu ise yüzde 44,89 oy alarak ikinci tur oylamasında seçmenin karşısına çıkmaya hazırlanıyor. Taraflar ikinci tura hazırlanırken, kamuoyunda da anket firmalarının birinci tur seçimlerindeki performanslarını tartışılmaya devam ediyor. Peki birçok anket şirketinin yanılmasının arkasında yatan ne? Birinci tur sonuçlarında seçmen ne gibi hususları dikkate aldı? Türkiye’yi ikinci tur seçimlerinde neler bekliyor? Türkiye’nin önde gelen araştırmacılarından OPTİMAR Başkanı Hilmi Daşdemir, GENAR Başkanı İhsan Aktaş ve Gezici Araştırma Başkanı Murat Gezici cevapladı.
‘MUHALEFET TOPLUMU DOĞRU OKUYAMADI’
Seçimler öncesinde anket yayınlayan birçok şirketin ulaştığı sonuçlarda yanıldığını gördük. Sizce bu yanılmanın arkasında yatan neden nedir? Mevcut sonuca kısmen yaklaşan ve ‘isabetli’ olarak kabul edilebilecek şirketler neyi doğru yaptılar?
OPTİMAR: Kemal Kılıçdaroğlu’nu noktası virgülüne doğru tahmin ettik. Recep Tayyip Erdoğan’da da kısmi bir sapmamız oldu. Milletvekilliği seçiminde de yine kısmi bir sapmayla projeksiyonumuz tuttu. Şirket olarak 2018 seçimlerinde de benzer bir tablo ortaya koyduk. Gerçek sonuca yakın tahminler ortaya koyabilmek objektif ve tüm aşamalarında iyi denetlenmiş bir çalışmayla yapılabilir. Araştırmanın doğru yapılabilmesi için birçok faktörün bir araya gelmesi gerekiyor. Öncelikli olarak peşin sonuçla yola çıkmamak gerekiyor. Bu şekilde hareket ettiğinizde baştan yanılmış oluyorsunuz. Sahayı iyi tanımak ve örneklemi doğru bir şekilde oluşturmak oldukça mühim bir husus. Yanılan anket çalışmalarının örneklemlerinde ve analizlerinde problem olduğunu düşünüyorum. Ancak bazılarının sahada araştırma yapıp yapmadığından bile endişeliyim. Bu konuda araştırma sektörünün bir denetim mekanizmasına bağlanması ve algı yönetiminde kullanılmasının önüne geçilmesi gerektiğini tekrar belirtmek istiyorum.
Muhalefet, toplumu doğru okuyamadığı için yanıldı. Muhalefet adayının değiştiği senaryolarda da bundan çok farklı bir sonuç elde edilemeyecek. Çünkü muhalefet başından beri sahaya aykırı adımlar attı. Bir önceki seçimde Erdoğan’ın karşısındaki adayların oy oranlarını toplarsanız yüzde 47’lik bir oy oranına ulaşılıyor. Yine ondan önceki seçimlerde de benzer bir sonuç var. Ancak Kılıçdaroğlu böyle bir oy oranına ulaşamadı yani muhalefeti bile konsolide edemediler. Bence muhalefetin bundan sonraki yarışlarda kazanma ihtimali olması için kendini kontrol etmesi, nasıl bir politika izlemesi gerektiğini bilmesi ve yol ortaklarıyla ilgili yeni bir seçenek oluşturması gerekiyor.
GENAR: Bu noktada ilk olarak araştırmalarında yanılan firmaları iki gruba ayırmak gerekiyor. Birincisi seçimlik araştırma firmaları. Hata yapan firmalar içinde müzakere edilebilecek ve neden yanlış sonuçlara ulaştığı sorgulanabilecek bir iki firma olduğunu düşünüyorum. Onlar dışındakileri değerlendirilmeye bile gerek duymuyorum. Bu tarz seçimlik firmalar birkaç seçim döneminde ortaya çıkıp algılara hitap eden anketler yayınlayıp ortadan kayboluyor. Biz sonuçları doğruya en yakın tahmin eden birkaç firmadan birisiyiz. Bu noktada işinizi düzgün yapmanız ve kurumsal bir yapıya sahip olmanız çok önemli. Hata payımız standart olarak kabul edilen değerin içinde. Bu noktada sahayı iyi okumanız ve siyaseti doğru tahlil etmeniz gerekiyor. Örnek vermek gerekirse biz bütün araştırmalarımızda İYİ Parti’yi yüzde 13 ila 14 üzerinde hiçbir zaman görmedik ve bir dönem yüzde 7’lere kadar düşen İYİ Parti’nin son araştırmamızda yüzde 10 oy oranına ulaşacağını değerlendirdik. MHP’de de aynı şekilde bu dönemde yüzde 7’den 10 çıktı. Ancak İYİ Parti’nin 19 ila 21 aralığında verildiğini de gördük. Dolayısıyla işini düzgün yapan ve iyi bir denetim mekanizması oluşturan firmalar bu noktada doğru sonuca ulaşabilirler. Muhalefet partilerinin araştırma şirketlerine bilimsel yöntemlerle araştırma yaptırdığını ya da bilimsel yöntemlerle yapılan araştırmaları kamuoyuyla paylaştığını düşünmüyorum.
‘GENÇLER DERİN BİR TRAVMAYA SÜRÜKLENİYOR’
Seçmenlerde anket firmalarına karşı derin bir şüphe oluştu. Büyük oranda yanılan ve az önce bahsettiğim seçimlik anket firmaları şimdi seçmenin karşısına çıkıp nasıl tahminlerini paylaşabilecek? Burada oy kullanan seçmeni aldatıyorlar. Bir genç gerçekliği bilmek ister. Bazı anketlerde Kemal Kılıçdaroğlu’nun yüzde 55 ila 60’la kazandığı ifade edildi. Muhalif birçok genç buna inandı ve son durumda bu gençler derin bir travmaya sürükleniyor. Böyle yaparak kazanmak isteyen insanların hakkının yendiğini düşünüyorum. Toplumun doğru bilgilendirilmesi lazım. Kimse ön yargılardan ve peşin karar vererek hareket etmemesi gerekiyor. Sosyolojinin gerçekliğinden kopmamak ve siyaset bilimini rasyonel çerçevede tutarak hareket etmek gerekiyor.
GEZİCİ: Gezici Araştırma seçim sonuçlarını en yakın tahmin eden firmalardan birisi oldu. Sadece iki firma seçimlerin ikinci tura kalacağını söyledi. Bunlardan biri SONAR, diğeri de biz Gezici Araştırma. Çalışmamız Muharrem İnce krizi öncesinde yapıldı. İnce’nin çekilmesi Erdoğan’a yaradı; Erdoğan’ın tezlerinin doğru kabul edilmesini sağlarken, kararsız seçmeni de buna itti. HÜDA PAR’ın olması MHP’yi güçlü kıldı. AKP içindeki milliyetçiler MHP’ye geçti. Hata oranımızı yüzde 2 buçuk olarak yayınladık. Türkiye genelinde en iyi dördüncü sırada hata oranı yüzde 2.1 olarak Gezici Araştırma’ydı. Peki pek çok anket firması neden yanıldı? Birden fazla nedeni var. Bunlardan biri telefon üzerinden yapılan görüşmeler. Şirketler, telefon numaraları üzerinden rastlantısal aramalar ile örneklem seçiliyor ve anketler gerçekleştiriliyor. Bu Türkiye koşullarında güvenirlik problemi yaratıyor. Neden bunu tercih ediyor firmalar? Görece daha hızlı veri toplama imkânı sağladığı için. Ancak bu güvenilir sonuçlar vermeyebiliyor.
Deprem bölgesi konusunda yanılan firmaların bu durumda farklı etmenler neden oynamış olabilir. Çünkü bölgede nüfus yapısı değişti ve bu durumun örneklem grubunun belirlenmesini olumsuz etkilemiş olabilir. Bir diğer önemli bir detay da şu: Geçmişte MHP Ankara milletvekili Mevlüt Karakaya TBMM’ye bir yasa teklifi sundu. İktidar bu yasayı bekletti. Biz defalarca bu yasayı desteklediğimizi açıkladık. Bunun sebebi araştırma literatürüne, bilime uygun davranmayan firmalar olması gerçeği. Mesela en çok izlenen bir televizyon programında bir anketçi çıktı ve dedi ki ‘Telefon anketi de yaptım, yüz yüze hanede de yaptım ve ikisini de karıştırdım.’ Şimdi bu literatüre uygun bir araştırma biçimi değil. İkisinin de modelleme örneklemi ve hata oranları farklıdır. Bu ikisini birleştiremezsiniz. Buna sadece ben karşı çıktım. Bizler anket firmalarını bir odaya bağlı olmasını, hiçbir bilimsel kural, yöntem tanımadan araştırma yapılamayacağı gerçeğine bağlı hareket etmelerini istiyoruz.
‘MUHALİF SEÇMENLERİN BİLE ERDOĞAN’A GÜVENDİĞİNE ŞAHİT OLDUM’
İkinci tura yönelik beklentileriniz neler? Bu beklentilerin altında hangi düşünceler yatıyor? Bundan sonraki süreçte Türk siyasetinde ne gibi değişimler bekliyorsunuz?
OPTİMAR: Seçimlerden önce herkes HDP’nin belirleyici olacağını söylüyordu ancak durumun bu şekilde gelişmeyeceği önceden de belliydi. Ben bu düşüncenin uzun süredir yanlış olduğunu her yerde ifade ettim. Seçimi esas etkileyecek kitlenin milliyetçiler, ülkücüler ve seküler milliyetçiler olacağına her defasında dikkat çektim. Nitekim İYİ Parti’den Sinan Oğan’a giden oylar olduğunu da düşünürsek bunu net olarak görebiliyoruz. İYİ Parti’nin de sahip olduğu oy oranının aslında hâlâ düşük çünkü özellikle CHP listesinde bulunan bazı tartışmalı isimler muhalif seçmeni bu isimlerin olduğu bölgelerde İYİ Parti’ye yönlendirip bir geçişkenliğe sebep oldu.
Cumhurbaşkanlığı ikinci tur seçimlerinde muhalefet seçmeni sandığa götürmekte zorlanabilir çünkü seçimler öncesinde çok iddialı sonuçlar ortaya konmuş ve seçmen ilk turda seçimlerin kazanılacağını düşünmüştü. Kemal Kılıçdaroğlu’nun yüzde 60’larda olduğunu iddia eden ve söylemeye dilim varmıyor ancak bu işi sahtekarlık boyutuna taşıyanlar oldu. Her seçim bu şekilde yapılması artık can sıkıcı bir noktaya ulaştı. Seçimlerden uzun zaman önce çok yüksek oranlarla iddialı anketler görüyoruz. İnsanlara adeta gaz veriyorlar ve seçim yaklaştıkçaboranlar giderek düşüyor. Bu seçimlerde iki favori aday arasındaki oy farkının muhalefet lehine ciddi bir farkta olduğunu gösteren anketler gördük veya İYİ Parti’nin yüzde 19 ila 20 oy alacağını iddia eden araştırmalara şahit olduk. Bu araştırmaları yayınlayan bazı şirketler toplum nazarında güvenilir olarak bilenen şirketlerdi. Araştırma şirketleri elbette yanılabilir ama örnek vermek gerekirse bizim her defasında en yüksek yüzde 12’lerde bulduğumuz İYİ Parti’yi siz her defasında yüzde 19 ila 20 arasında gösterirseniz sizin başka bir amacınız olduğunu düşünmeye başlarım. Araştırma işi algı veya manipülasyon amaçlı kullanılacak bir iş değil. Ben herkesi işin etiğine uymaya davet ediyorum. Bu işe anketörlük yaparak başlayan ve 30 yıldır içinde olan biri olarak söyleme hakkım var. Bizler kamuoyuna karşı sorumluluk taşıyoruz ve bunun bilincinde olmalıyız.
Muhalefetin deprem bölgesinde bulunan seçmenlerin doğru tahlil edemediği görülüyor. Yaşadığımız deprem 1999’da yaşanandan çok daha ağır bir afetti. Ancak buna rağmen bölgede Recep Tayyip Erdoğan’ın oyunun düşmediğini görüyoruz. Ben ikinci günden itibaren deprem bölgesindeydim ve 30 gün orada kaldım. Oradaki atmosferi çok iyi tahlil edebildim. Bölgedeki seçmenin özellikle deprem konutları konusunda Erdoğan’a daha çok güveniyor. Ben bölgedeki muhalif seçmenlerin bile bir kısmının bu konuda Erdoğan’a daha çok güvendiğine bizzat şahit oldum. Yine bunlardan ayrı olarak bölgede milliyetçi seçmenlerin çoğunlukta olduğunu, muhalefetin bazı söylemleri ve politikalarının onları Erdoğan’ın yanında saf tutmaya yönlendirdiğini söyleyebilirim.
GENAR: İkinci turda Cumhur ittifakının politikasına bir değişiklik beklemiyorum. Meclis çoğunluğunu arkasına almış, halkın büyük bölümüne politikalarını kabul ettirmiş ve ikinci tur için avantajlı bir orana ulaşmış bir Cumhur ittifakı var. Dolayısıyla söylemde ya da politika da bir değişiklik yapmadan devam edecek bir Cumhur ittifakı göreceğiz. Muhalefet partileriyse ilk olarak teker teker neden böyle bir sonuca ulaşıldığının muhasebesini yapacaktır. Bunun ardından kısa süre içinde yeni bir söylem geliştirip vatandaşın karşısına çıkmaları gerekiyor. Muhalefetin eski argümanlarının halk tarafından benimsenmediği ortaya çıktı. Muhalefetin bazı söylemleri seçmenin gözünde üniter devlet yapısının tehlikeye gireceği yönünde bir izlenim oluşturdu ve seçmen bundan çekindi. Buna HDP’den gelen ve oldukça uç olan açıklamalar da eklenince vatandaş tedirgin oldu. Aynı dönemde Cumhur ittifakının altyapı, savunma sanayi ve enerji alanında yaptığı yatırımlar geleceğe dair daha güvenli bir perspektif çizdi ve seçmeni ikna etti.
‘SANDIĞA GİTMEME ORANI YÜZDE 20 ARTABİLİR’
GEZİCİ: Seçimlerin Türkiye’nin milliyetçi-muhafazakâr oyları, küçümsenecek bir düzeyde olmadığını gözler önüne serdi. Dolayısıyla Türkiye’nin sosyolojik gerçekliklerini dikkate almak başlı başına önemli bir mesele. Bu anlamda aslında gelecek seçimlerde bu milliyetçi seçmenin kaygılarını kimin dikkate alıp, kimin uygun bir şekilde yanıt vereceği önemli bir belirleyici olacaktır. Son bir hafta-on günde milliyetçi cepheyi, muhafazakâr kitleyi ‘vatansever’ olarak değerlendirdiğimiz kesimi ikna etmek başlı başına önemli bir sınav olacak.
Muhalefetin kazanma ihtimalinden ziyade seçime katılımın düşük olacağı öngörülüyor. Sandığa gitmeme oranın yüzde 20 kadar artabilir. Bu süreçte en dikkat çekilmesi gereken durum bu. Erdoğan’ın yüzde 57- 58 alması demek, sadece muhalefeti dizayn etmesi anlamına gelmeyecek, aynı zamanda kendi iktidar yapısını da yeniden organize etmesi anlamına gelecektir.
Bir yanıt bırakın